Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Çubuk İş adamları Festival İptaline İsyan Etti

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
18 Eylül, 2016 22:08 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:05
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Çubuk Belediyesi tarafından bu yıl 22-25 Eylül tarihlerinde düzenlenecek 12. Uluslararası Çubuk Turşu ve Kültür Festivali terör olayları ve şehit haberleri nedeniyle iptal edilmesi üzerine, Çubuk İş adamları Dernek Başkanı Yasin Özen yazılı açıklamada bulundu.

Çubuk Girişimci İş adamları Dernek Başkanı Yasin Özen açıklamasında: "Olmadı yine Tuncay Acehan her zaman memleketin kaderi ile oynuyorsun. Memlekete faydalı olmak için taş üstüne taş koymak için aldın makamı büyüyen Türkiye de gelişen Türkiye de yerini almış ilçeyi her yaptığın iş de ve karar da ilçemizi geri götürüyorsun. Kuzeyin parlayan yıldızı ilçemin yıldızını söndürmeye hakkınız yok hem ilçeme zarar veriyorsun. Hem esnafıma hem çiftçime hem iş adamıma zarar veriyorsun. Yatırımcımızın da iştahını kesiyorsun. En büyük zararı da siyasi partim dava partime veriyorsun. Festival demek sadece güle oynaya sahnelerde program yapmak değildir. Madem proje üretecek kapasiteniz yok, ilçemizde yardımcı olacak insanlar çok turşu festivali Ankaralılar merakla bekliyordur. Turşu üreticiler festivali bekleyerek yatırım yapmış Aileler Turşu festival için hazırlık yapmış. Çocukların Eğitim masraflarını karşılamak için festivali dört gözle bekliyordu. Esnafın gülecek yüzünü hüzünletiyorsun. Satranç turnuvası yaparken güle oynaya yapıyorsun, şehitlerimize ve ailelerine saygımız sonsuzdur onları rencide etmeyecek şekilde festivalimiz yapılır. Ama bu saat den sonra festival olmaz çünkü alt yapısını hazırlamamış Arge’sini yapmamış baktı “nasıl çark edeceğim 15 Temmuz la bu yılda kapatırız” dedi. Pursaklar Belediyesi kedi festivali yaptı. Kazan belediyesi kavun pazarını festival havasında dualarla açtı. Yani burada zararı gören yine Çubuk halkı gördü şimdi anladın mı? Tuncay Acehan zafer, ekip çalışması ile olur. Yurt dışı gezisi oldu mu tatil oldu mu hiç aklına gelmez ilçede şehit var mı? Yok mu? Tatil deyince aklıma geldi ilçemizde turşu festivali olduğu zaman tatile gidende sizdiniz memleketi ne kadar düşündüğünüz belli oluyor. İlçede festival günlerinde Datça'ya tatile kaçmasaydın ilçede nasıl festival olur öğrenirdin. Tecrüben olurdu, ben bir Stk temsil ediyorsam yanlışlarınızı yazmak doğrularınızı alkışlamak en doğal hakkım, ama ne yazık hiç alkış yaptırmadın. Bize mazbatayı aldığın dan bugüne kadar açılmış konağı her odasını her köşesi açılış yaparak yılları geçirmekle belediye başkanlığı olmaz. Memleketimin belediye başkanı olarak temsil ediyorsan hakkını vermen gerekiyor Kimsenin aile şirketi değildir. Belediye ben ne dersem ile belediye yönetilmez. Cumhurbaşkanımızla, başbakanımızla güç alarak vurdumduymazlık yapılmaz. Tanıdığım bürokrat bakanla istediğim olur diye siyaset hiç yapılmaz" diye söyledi.

Özen açıklamasına şöyle devam etti: “Çubuk ilçesi halkı bunu hak etmiyor. Madem riske girmeyecektin, madem yapamayacaktın neden giydin? O zaman gömleği gömlek markası ateşten gömlek farkında ol her hata da yakar kimsenin vebalı ile oynamayın yazıktır günahtır. Benim derdim memleket turşu festivali ile Ankaralılar ilçemi tanıyor, ilçem için güzel teşvik oluyor yatırımcıların gücü oluyordu. Bir köy mahalle değil şimdi festival olsaydı üniversiteye gelen öğrenciler aileler ilçemizi daha kolay tanıyacaktı. Üzüldüm, ilçem adına üzüldüm. Basının karşısına resim çekilerek festival iptal demek bekâra karı boşamak kolay olmak ile aynıdır. Yazacak çok şeyim var ama benim Tuncay Acehan’la şahsi sorunum falan yok arkadaşlar bizleri menfaatçi olarak yapıp kendilerini kahraman ilan edenler var. Bunlara meydanı boş bırakmamak lazım. Bakın her resimlerinde elleri hep arkada olarak 7 köyün ağası gibi pos verirler. Bunlar bu kadar basit işte. Şimdi bu yazımda mahkemeye vermek için çok inceleyecekler ama versinler, Allah’tan başka kimseden korkumuz olmaz. Mahkeme adalet için vardır, boynumuz kıldan incedir. “Çubuk halkını mahkemeye veririz” diye susturmak isteyenler var. Ama buyurun mahkemede görüşelim, benim davam adaletten yana, benim davam milletten yana, benim davam memleket vatandan yanadır. Sevgi saygılarımı Çubuk halkına arz ederim. Allah’a emanet olun” diye konuştu.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.