Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Çubuk Mhp’den Çıkış

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
29 Haziran, 2013 10:31 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:06
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

MHP Çubuk İlçe başkan yardımcısı Sadık KARABAL "Çubuk halkı sizin farkınıza varacak"dedi.

Bir gün Çubuk halkı da farkına varır.

Evet; Çubuk Belediyesinin geçen on yılda neler yaptıklarının veya yapmadıklarının bir gün gelir Çubuk halkı da farkına varır. Hiç kimsenin devlete ve devlet malına zarar vermemesi gerektiğini en fazla isteyen ve savunan milliyetçi insanlardır. Milliyetçilik milleti ve millete ait her değeri sevmektir. Lanetlenmesi gereken ırkçılıktır.

Her kime yapılırsa yapılsın haksızlığa herkes karşı durmalıdır. Hakkı tutup kaldırmak haklıya sahip çıkmak hepimizin görevidir. Devlet herkesin hepimizin devletidir. Milli iradenin sahibi millettir. Eğer iktidarlar sadece kendilerine oy verenleri, millet ve onların iradelerini milli sayarlarsa o zaman demokrasiden ve milli iradenin sandık olduğundan nasıl bahsedebiliriz? Seçimler ve sandıklar bir irade beyanı olup kayıtsız şartsız teslimiyet değildir.

Sandıkta oy verdiğine seçimden bir ay geçmeden ne kadar pişmanlık duyan insanlar vardır. Elim kırılsaydı da oy vermeseydim diyen nice insanla karşılaşmışsınızdır.

Çubuk halkı 2004 ve2009 yerel seçimlerinde belediye başkanı seçmişlerdir. Seçilen bu belediye başkanlarımız başarılı bir belediyecilik yapmışlar mıdır? Hiç bir şey yapmadılar demek yanlıştır. 2004’ te seçilenlerin neler yaptıklarını devletimizin mahkemelerinden öğrendik. 2009’dan beri yapılanlar ortada, Çubuk halkı şahittir.

Bunların hiçbiri gizli şeyler değildir. Herkesin bildiği şeylerdir. Biz kimseye hakaret etmedik, terörü övmedik, teröriste destek vermedik, sadece miting için gösterilen gayretin Çubuk için gösterilmesini istedik. Kıyamet koptu. Neden? Hem Ak Parti ilçe başkanlığı hem de belediye başkanımız kıyameti kopardı. Acaba Çubuk halkı durumu kavrar yahut olanları anlarda beceriksizlikleri anlaşılır korkusundan mı?

Biz Başbakana bir şey demedik.

Belediye ve Ak parti ilçe başkanına Üniversite nerede diye sorduk. Aldığımız cevap Üniversite’nin Çubuk’ta olduğu, temelinin filan tarihte atılacağı falan filan… Cevabını aldık. Çubuk’u bilen çubuk’lulara soruyorum! Üniversite bağındaş mevkiine yapılmayacak mıydı? Bağındaş neresi?  Dumlupınar neresi?

Başbakanımızın mitinglerine adam toplama yarışını Üniversiteyi bağındaşa getirmek için gösterselerdi koltuk sevdamız yok sözleri inandırıcı olurdu. Başbakanımızın gözüne girme yarışını Çubuk’luya hizmet yarışı olarak yapsaydınız dedik kıyamet koptu? Neden? Acaba Çubuk halkı gerçekleri görür mü diye. Korkunun ecele faydası yok. Çubuk halkı üçüncü defa aldanmaz demek istedik. ÇUBUK HALKI SİZİN FARKINIZA VARACAK ve diyecek ki yolunuz buraya kadarmış…

   Durmak yok yola devam(!)

Artık durma zamanı geldi sanırım. Ya da durdurulma zamanı geldi, çünkü çekilmez bir kahır gidilmez yol oldunuz.

2006 yılının son aylarında ilçemizde bulunan Askeri birlik taşındı. Birlikteki askerler rütbeli personel ve onların ilçeye olan maddi kazanımları da gitti. İlk günlerde birçok insanımız sevindi belki askeri birliğin gidişine. Zannetti ki askeri birlik gidince o devasa alanda biz ilçe halkına faydalı kazançlı neler neler yapılacak! Ama olmadı. O yıllarda belediyemiz bizim partimizden seçilen belediye başkanı tarafından yönetilmekteydi halkımız için fayda sağlayacak birtakım çalışmalar yapılmak isteniyordu ama seçimlerde Akp kazandı yıllar sonra sadece 2 yıllık bir yüksek öğrenim kurumuna tahsis edilmesine razı geldik ve bu okulda okuyan öğrencilerin çoğunun da Ankara’dan günlük otobüslerle gelip gitmesi ile yine bir kazanç elde edemedik. Yaklaşık 500 dönümlük bu arazinin atıl bir vaziyette kalmasını çok güzel bir hizmet olarak aldık.

Durmadılar yola devam ettiler. Burnunuza kötü koktu diye 2 ineği olup evinde bakanlardan tutunda 100 başlık besi yapan insanların ahırlarını mühürledi AKP Belediyesi. İlçemizin can damarlarından biri olan besicileri kovdu. Besicilerden elde edilen ticari kazanımların tamamını da elinin tersiyle itti Akp Belediyesi. Sözde organize hayvancılık alanı diye tahsis edilen bölgede halen inşaat devam ederken ve yıllardır bitirilememişken neden bu kadar acele edip bu işletmeleri mühürleyip ilçemizden gitmelerini sağladılar? Bu mu dur AKP nin hizmet anlayışı? Şimdi bu insanlar’a Polatlı ve Kazan Belediyesi kucak açtı ve o ilçelerde faaliyetlerine devam ediyorlar. Tabi ki besiciler giderde tavuk çiftlikleri durur mu? Durmaz çünkü durmak yok yola devam dediniz bir kere!

Tavuk çiftlikleri de bir bir kapatıldı. İşletmelerde çalışan ilçe halkı işsiz bırakıldı.

Bu hizmetlerinizin faydalarından bahsetmek lazım şimdi ilçe halkımıza:

Büyük baş, küçükbaş ve kümes hayvanları yetiştiricileri ilçemizden gidince yerlerine hangi işletmeler hangi yatırımcıları getirdiniz? Kaybedilen kazançların geri kazanılması için ne yaptınız? İşte hizmet burada başlıyor HİÇBİRŞEY YAPILMADI. Besi çiftliklerinin kuruldukları araziler şimdilerde satılık ve dönüp alacak yatırımcı yok. Neden yok? Çünkü yatırımcı aldığı bu arazide ne fabrika kurabilecek ne çiftlik yapabilecek nede pirim yapmasını umut edebilecek. Pirim yapmayan alıcısı olmayan yerinde sayan bir ilçe olduk ve bu ağır VEBAL de AKP belediyesinin boynunda bir yafta olarak tarihte yerini alacaktır. Bu gün esnafımız kazanamıyorsa bu gün ilçede ticaret her gecen gün zorlaşıyorsa bunun tek sorumlusu Akp belediyesinin sunduğu hizmetlerdir.

Demokrasinin bir gereği olarak seçimle gelen iktidara seçimlere kadar saygı duymak demek yapılan yanlış ve hatalı işlere susup onlar iktidar saygısızlık yapmayalım seçimlere kadar bırakalım ne yaparlarsa yapsınlar demek mi dir? AKP’nin belediyecilik anlayışı bu mudur?

Unutulmamalıdır ki haksızlık karşısında susan dil, şeytan dilidir. Şimdi sözlerimizle kalemimizle haksızlığın karşısındayız. İnşallah halkımızın teveccühü ile de seçimlerden sonra belediyemizi üzerindeki ölü topraklarından arındırıp örnek bir ilçe belediyesi haline getirmek için mücadelemize devam edeceğiz.

Durmak yok yola devam dedi Akp belediyesi ve dedelerimiz zamanından bu güne hizmet sunan askerlik şubesinin gidişine de seyirci kaldı. Şube gitti, personel gitti, ilçenin ekonomisine ufakta olsa katkı sağlayan bir kuruluş’ta tarihte yerini aldı. Her gecen gün nüfusu artan bir ilçede yaşıyoruz. Askerlik şubesine ihtiyaç duyduğumuzda Yenimahalle ye gitmek zorundayız. İşte bir hizmet daha! Ne kadar manidar değil mi?

Peki, biz %74 oy vererek ne kazandık hangi ayrıcalığımız oldu diğer belediyelerden farklı ne aldık ya da ne alabildik Büyükşehir’den?

Yatırımcılar mı doldu taştı? Yeni ticari ve ekonomik sektörler mi oluşturuldu?  Ya da bir cazibe merkezi haline mi geldik? Dışarı’dan ilçemize bakan insanlar gelişmiş kendini yenilemiş gezilmeye görülmeye değer bir Çubuk mu gördüler? Maalesef bunların hiçbiri olmadı olamadı. Takdir Çubuk’lu seçmenin takdir Çubuk’ ta nefes alıp veren tüm ilçe halkınındır. Bizlerin gördüğü bu olumsuzluklara pek tabi ilçemizde yaşayan tüm vatandaşlarımızda görmekte ve yaşanan olumsuzluklara şahit olmaktadır.

Tutup marifetmişçesine Belediyemizin gelirlerinden 13 kat fazla hizmet sunduk diyen Akp belediyesi bu gidişle 20 kat hatta 30 kat hizmet de sunabilir. Çünkü gün geçtikçe belediyenin gelirleri bir bir azaltılmakta belediye gelirsiz bırakılmaktadır. Durum böyle olunca sunulan hizmetlerin belediye gelirlerinden kat be kat fazla olması övünç kaynağı yerine utanç sebebi olmalıdır. Özrü kabahatinden büyük olan bu anlayış artık sunduğu hizmetsizliklerle tarihte yerini almaya hazırlanır haldedir. İş bilenin kılıç kuşananın olacaktır inşallah.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.