Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Çubuk’a Bir Yeni Okul Daha Yapılıyor

MÜFİT ONBAŞI tarafından
11 Temmuz, 2011 21:59 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:08
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Çubuk’a Bir Yeni Okul Daha Yapılıyor

 Çubuk’ta hayırsever İş adamı Hasan Bostan'ın, "Eğitime Yüzde 100 Destek" kampanyası çerçevesinde yaptıracağı 24 derslikli okulun temeli törenle atıldı. Çubuk'ta yıllarca fırıncılık yapan ve çocukluğunda okula gitmek istediği halde okul olmadığı için okuyamayan Bostan tarafından yaptırılacak Meliha Hasan Bostan İlköğretim Okulu'nun temel atma törenine Çubuk Kaymakamı Cemal Şahin, Tayvan Taipei Ekonomi ve Kültürel Misyon Şefi James C. H. Chen Sjd, eşi Ya- Liang Peng, Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, Hasan Bostan, Cemal Şişman, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Mensur Toprak, İlçe Müftüsü Ali Canbolat, okul müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, iş adamları ve vatandaşlar katıldı. Temeli atılan okul hakkında bilgi veren Çubuk Kaymakamı Şahin, okulun bir kısım maliyetinin Hasan Bostan tarafından yaptırıldığını, diğer kısmının da devlet tarafından yaptırılacağını bildirdi. Çubuk'ta derslik başına 35 öğrencinin düştüğünü hatırlatan Şahin, bu sayının yapılacak okullarla 31'e düşmesinin planlandığını ifade etti. Şahin, şunları kaydetti: "İlçemizde ne yazık ki ikili öğretim yapılmaktadır. Temeli attığımız bu okul ve diğer bir hayırsever iş adamımız Cemal Şişman ağabeyimizin yaptırdığı okulun tamamlanması ile birlikte derslik başına düşen öğrenci sayımız 31'e düşmesi planlanmaktadır. Bunlar yeterli midir? Hayır, yeterli değildir. Biz sayın başkanımız, Milli Eğitim müdürümüz ile bilirlikte gerekiyorsa kapı kapı dolaşarak hayırseverlerin okul yaptırmasını isteyeceğiz. Amacımız geleceğimiz olan yavrularımızın daha iyi şartlarda eğitim almasını sağlamaktır. Ben bu okula katkısı olan hayırsever iş adamı Hasan Bostan beye teşekkür ederim" dedi. Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden de ilçelerinde hayırsever iş adamları tarafından başta okul olmak üzere birçok yatırım yapıldığını söyledi. İlçede her alanda olduğu gibi eğitimde de çok büyük gelişmeler olduğunu vurgulayan Özden, hayırsever iş adamı Hasan Bostan'a yaptığı hayırlı hizmetten dolayı teşekkür ederek, "Hasan Bostan amcamız Çubuk'ta ve Yukarı Çavundur mahallemizde bu güne kadar cami, Çeşme, ekmek fırını olmak üzere birçok hayır yaptı. Bu günde yıllardır özlemini çektiği eğitim adına okul yaptırıyor. Kendisine ben binlerce teşekkür ederim. İnşallah Hasan Bostan gibi, Şehit olan oğlunun adına okul yaptıran Cemal Şişman gibi daha birçok hayırsever vatandaşımız 'bende eğitime destekte varım diyerek' ilçemize yeni okullar yapar. Bizde eğitime katkı sağlayacak tüm vatandaşlarımıza her türlü kolaylığı göstermeye hazırız" diye konuştu. Daha sonra konuşan hayırsever iş adamı Hasan Bostan, okul yapmaya nasıl karar verdiğini anlattı. Annesinin isteği olan caminin açılış töreninde o zamanın yöneticilerinin isteği üzerine okul yaptırma işini hızlandırdığı bilgisini veren Bostan, "Kendim okuyamadım ancak 5 çocuğum var hepsini okuttum. Rahmetli annemin isteği olan cami, Çeşme, köy fırını gibi birçok hayır yaptırdım. Allah bana nasip etti okulu da yaptırıyorum" dedi. Okulun 2011-2012 eğitim öğretim yılının ikinci yarısına yetiştirilmesinin planlandığını söyleyen İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Mensur Toprak, okulun 850 metrekare üzerine 5 kat olacağını ve toplamda 3 bin 800 metrekare kapalı alana sahip olacağını belirtti. Toprak, içerisinde 24 derslik, çok amaçlı salon, kantin, konferans salonu ve idari birimler için odalar bulunacak okulda, ayrıca tören alanı, spor salonunun da olacağını sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından Pazar günü atılan temel için tekbir eşliğinde kurban kesilerek, dualar okundu ve ardından törene katılan misafirlere yemek ikramı yapıldı.
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.