Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

İşçi ve Bağ-Kur Emekli Maaş Zamları

MÜFİT ONBAŞI tarafından
21 Temmuz, 2012 10:31 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:07
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Bu betik toplumsal ruh bilimi alanında yapılan araştırmaların, bildirişim alanında ve özellikle, motivasyona (motivation) yönelik kandırma edici haberleşme etkileri ssk sorgulama üzerinde durmaktadır. haberleşme ve tasarruf değişimi teorik çalışmaları, 1940’lı yıllarda ortaya çıkmaya başlamıştır. evvel zaman  “insan organizmasının dinamik bir dengede olduğu” varsayımından faaliyet edilmiş ve yanılgı sonuçlara varılmıştır. henüz sonraki çalışmalar “organizmanın ve insanın yapısının karmaşıklığı” nedeniyle farklı değişkenlerin rolü üzerinde yoğunlaşmıştır. kişioğlu davranışlarının ve bu davranışların gerisinde yatan etkenleri açıklamanın güçlüğü, davranışların bir yandan, insanın gereksinim ssk sorgulama ve güdülerinin, öğrenme sürecinin, kişiliğinin, algı lamalarının, tutum, iman ve değerlerinin, öte yandan, kişinin üyesi olarak bulunduğu toplumda kültür, sosyal sınıf, referansları ve eş kabilinden sosyokültürel etmenlerin bir bütünüdür. yığın iletişimine değgin yapılacak her çeşit araştırı ve çalışmalarda karşılaşılacak sorunlara şuurlu bir yaklaşım sağlayabilmek, her şeyden ilkin erkek ya da onun zarfında bulunduğu içtimai ortamın ehil olduğu, ekonomi ve algının aslında nelere sınırlı olarak oluştuğu, örgütlendiği ve neye yaradığının bilinmesiyle mümkündür.  ssk hizmet Bu durumsa bireyin, süresince yaşadı ğı cihan ile elbette bir akort sağladığını kavrayabilmek, önerilen değişikliklere katılabilmesinin nelere sınırlanmış olduğunu anlamak, “gerekli işlemleri” yapabilmeyi kolaylaştıracaktır. erek kitlede mergup etkinin yaratılabilmesi, ya da var olan tepkilerin istenildiği kabilinden yönlendirilmesi, sanıldığından öte, mebzul ağdalı süreçlerin, yakınlarında çözümlenmesine ve moti vation tekniklerinin şuurlu biçimde uygulanmasına bağlıdır. kitle iletişim araçlarının gönderdiği mesajlar, toplumdan soyutlanmış birlik hiçbir bireylere değil, akarsu ya da bu grubun üyesi olan, gruplar ssk hizmet  süresince canlı insanlara yöneliktir. Bu nedenle medya’dan gelen mesajlar saf bağları ile donatılmış birey ile karşılaşıldığında normların filtresinden kullanımda olmak zorundadır. Bireyin çevresi mesaj ağları ile çevrilidir. can içre bu lunduğu ortamda her mesajla ilgilenmez, mesajları tarar, ayıklar. ihtiyaç ve ilgilerine yaraşıklı olup olmamaları bakımın dan, kavrama seçilmeyici olarak işlemeye başlar. Bu seçilme me ekseri mesajdaki tek bir belirtirken uyarının bıraktı ğı izlenime göre yapılır. maşerî ilişkiler sonucu öğrenilen ne zaman emekli olurum (oluşan) semboller, koyu mana paralı mesajlar içerir. Sem bollerle dökme anlamlar, bireyin zarfında yaşadığı toplumun partner değerlerini yansıtır. Anlamlar zikzak ilişkiler kanalıyla kazanıldığı içim. bireysel değil toplumsal bakımdan şerik bir fehamet söylem eder. özetle bire, sembollerle iletişimde sert bunca deme ve fehamet yani davranış ve sıkıntı kalıplarını amade olarak, sosyalize olduğu toplumdan alır. Her şeyden evvel bir insanın belirli bir yönde eyleme geçebilmesi için huzur koşul, o insanın o yönde bir alternatifin varlığı nı bilmesi ve bu alternatifin varlığını bilmesi be bu dalgalı bilgiyi algılamasıdır. ne zaman emekli olurum medya aracılığı ile yayılan ve bireyi muayyen davranışlara yö nelten simge, sembol ve modeller benzeri zamanda birer toplum sal teftiş araçlarıdır. sosyal bir aradalığı (sociabilite) sağlayıcı değerleri yaratır. Kaynak hedef ilişkisini mekanik bir proses olarak gören ya da gösterenler, toplumu etkiye açık, pasif, atomlaşmış bir kalabalık olarak kabul ettikleri için,

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.