Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Toki Üniversitelerin Kampüslerini Yapacak

MÜFİT ONBAŞI tarafından
23 Kasım, 2011 17:30 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:08
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

  Toki Üniversitelerin Kampüslerini Yapacak Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) yüksek öğrenim altyapısını güçlendirmek için üniversitelerin kampüs inşaatlarını da yatırım programına aldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası bir bilim merkezine dönüştürüleceğini açıkladığı Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ni de TOKİ inşa edecek. Üniversiteyi modern tesislere kavuşturacak protokol TOKİ ile Yıldırım Beyazıt Üniversitesi arasında imzalandı. YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ, ÜÇ KITAYA ÖĞRENCİ YETİŞTİRECEK TOKİ üniversitelerle yapılan işbirliğiyle yüksek öğrenimin alt yapı ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmalara hız verdi. TOKİ, Ankara'da kurulacak Yıldırım Beyazıt Üniversitesi kampüsünün inşaatını da üstlendi. 25 bin öğrencisinin yaklaşık yüzde 25'inin yabancı öğrencilerden oluşacağı Üniversite, fen, sağlık ve sosyal bilimler sosyal bilimler alanında güçlü bir araştırma üniversitesi olacak şekilde yapılandırılacak. Ankara'nın Çubuk ilçesinde kurulacak Üniversite yaklaşık 3 bin dönüm alana inşa edilecek. Öncelik sırasının üniversitenin belirleyeceği eğitim binaları, idari binalar, hizmet binaları, altyapı tesisleri, lojman ve diğer tesisleri TOKİ tarafından inşa edilecek. CERRAHPAŞA'YA YENİ ÇEHRE TOKİ, birçok filme ve şarkıya konu olan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ile Çapa olarak bilinen İstanbul Tıp Fakültesi sağlık komplekslerindeki binaların yenilenmesi ve kampüslerinin yeniden yapılandırılması işini de yatırım programına aldı. Ekonomik ömrünü doldurmuş, depremle hasar görmüş tehlikeli binalarıyla yıllardır hizmet veren Cerrahpaşa ve Çapa binaları yeniden ele alınacak. İstanbul Üniversitesi'nden geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamada, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde, 17 Kasım 2011 tarihinde, Tıbbi Onkoloji, Hematoloji/Diyaliz Ünitesi, Çocuk Polikliniği, K.B.B Polikliniği ve Kreş olmak üzere, ayrı ayrı binalarda bazı kolonlarda ve zeminin bazı bölümlerinde çatlamalar olduğu gerekçesiyle binaların boşaltıldığı bildirilmişti. ŞIRNAK'A YÜZME HAVUZLU KAMPÜS TOKİ, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde yüksek öğretim görecek öğrencilerin de modern ve çağdaş tesislere kavuşması amacıyla Şırnak, Hakkari ve Batman üniversiteleriyle işbirliğine gitti. Bu kapsamda Şırnak Üniversitesi'ne eğitim binası, kültür merkezi, kütüphane, kafeterya, kapalı spor salonu, kapalı yüzme havuzu, rektörlük konutu, 25 adet rektörlük lojmanı inşa edilecek. Hakkâri Üniversitesi'nin eğitim ve öğretim binalarının yanı sıra idari ve hizmet binaları ile lojmanlarının inşasını da programına alan TOKİ, Batman Üniversitesi'ne merkezi laboratuvar, 100 lojman, güvenlik ve hizmet binası, Sağlık Meslek Yüksek Okulu, Sağlık Meslek Yüksek Okulu ek binası kazandıracak, alt yapı işlerini tamamlayacak. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi kompleksi, eğitim öğretim binaları, idari binaları, cami ve öğrenci yurtlarını da yeniden inşa edecek TOKİ, Giresun Üniversitesi binasının yanı sıra öğrenci evi, kafeterya, lojman, açık ve kapalı spor salonu tesisleri ile spor tesislerini yüksek öğretime kazandıracak. Yıldız Teknik Üniversitesi'ne de lojman yapılacak. Tunceli ÜNİVERSİTESİ'NİN İHALESİ TAMAMLANDI TOKİ, üniversitelerin modern yapılara kavuşması amacıyla çok sayıda projede de uygulama aşamasına geçti. Tunceli Üniversitesi'nin eğitim ve öğretim binası, idari binası ile sosyal tesis ve lojman inşaatının ihalesi 23 Haziran 2011'de gerçekleştirdi. İhalesi yapılarak uygulama aşamasına geçen diğer projeler şöyle: "Şırnak Üniversitesi'ne 300 lojman, Nevşehir Üniversitesi'ne 96 lojman, Kırıkkale Üniversitesi'ne 200 yataklı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Erzincan Üniversitesi'ne 144 lojman, Diyarbakır Dicle Üniversitesi'ne 120 lojman, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'ne 100 lojman, Adıyaman Üniversitesi Kâhta Meslek Yüksek Okulu, Gazi Üniversitesi Eğitim ve Öğretim Binaları ile Sanat Tasarım Fakültesi." haberler.com

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.