Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Vali Afet Toplantısı Yaptı

MÜFİT ONBAŞI tarafından
07 Ağustos, 2011 11:53 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:08
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Vali Afet Toplantısı Yaptı

Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Çubuk’ta, sağanak ve dolu nedeniyle zarar gören ekili alanlarda incelemelerde bulundu. Çubuk Kaymakamlığında Vali Yüksel başkanlığında yapılan değerlendirme toplantısında Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Akbayrak, ilçede meydana gelen hasar hakkında bilgi verdi. Yüksel, önceki gün akşam saatlerinde etkili olan şiddetli yağmurun, bazı bölgelerde doluya dönüştüğünü belirterek, incelemelerde bulunmak üzere Çubuk ilçesine geldiğini söyledi. Yağışlar esnasında kendisinin de bölgede olduğunu, 70 yıldır ilk defa böyle şiddetli bir yağışın meydana geldiğini bildiren Yüksel, "Zaman zaman bütün bölgeyi kapsayan o yağış, çok kısa sürede 26  kilogram yağışa neden oldu. 70 yıl önce bu bölgede aynı olay oldu ve 71 -74  kilometre hızla esen çok kuvvetli rüzgar esti. Zaten hasarın büyük bir kısmını yağış ve doluyla birlikte çok kuvvetli esen rüzgar oluşturdu" dedi. Rüzgar nedeniyle Esenboğa Havaalanındaki bazı uçakların da tekerlekleri üzerinde döndüğünü, bazı uçakların da kanatlarında kırılmalar meydana geldiğini ifade eden Yüksel, "Bazı binaların çatılarında da su geçirmeler oldu. Ancak seyri seferde bir aksaklık olmadı. Çabuk fark edildi ve o sırada hava trafiğinde olan uçakların 34 dakika alana inmelerine izin vermedik. Çabuk müdahale ettik. Eğer inselerdi, hepimizi üzecek olaylar meydana gelebilirdi. Ancak sadece tarım alanlarında büyük tahribatlar meydana geldi" diye konuştu. İnsanların gözünden tek bir damla yaşın akmasını istemediklerini belirten Yüksel, zarar gören yerlerin sahiplerine katkı yapmaya hazır olduklarını, devletin gücünün vatandaşın yanında olduğunu kaydetti. Entelektüel zirai yapısı yüksek ve akıllı olan Çubuk halkının sigortayı dikkate almamasının yanlış olduğuna dikkati çeken Yüksel, "Dünyanın bundan sonra en ciddi sorunu küresel ısınma sorunu ise, tarım sigortasının bir kez daha gündeme getirilmesi gerekmektedir" dedi. Her gün hava tahmininin takip edildiğini ancak önceki günkü yağışın tahmin edilemediğini ifade eden Yüksel, "Dün çok garip bir durum oldu. Meteoroloji yağışı tahmin edemedi. Bu dünyanın her yerinde oluyor. Uzak Doğu'da hortum oldu, o bölgedeki meteoroloji sistemleri, tespit edemedi. Bu nedenle tarım sigortası hakkında Çubuk'ta yeniden bir çalışma yapılması gerekmektedir" diye konuştu. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından bu acil durum için bir miktar katkı yapılabileceğini anlatan Yüksel, şöyle konuştu: "Çubuk'ta 63 çiftçinin 800 dekar alanı zarar görmüştür. Yüzde 40 ila yüzde 100 oranında zarar gören alanlar bulunmaktadır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kararlarıyla Başbakanlığın kararlarını çok hızlı bir şekilde alabileceğimizi değerlendiriyorum. Sizin yapacağınız şey moral kabiliyetinizi dik tutun, tarlalarınızı yeniden kavrayın yani orada ne varsa kullanacak şeyleri toplayın. Tarlaları tekrar yeni bir ürüne hazırlamak imkanı varsa yeniden hazırlayın. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğümüz tohum katkısı yapabilir. " Daha sonra İlçe Ziraat Odası Başkanı Orhan Gülle'nin ve mahalle muhtarlarının görüşlerini alan Yüksel, hasar gören yol ve alt yapının da afet kapsamında yapılabileceğini kaydetti. "TAKIM ELBİSELİ DEĞİL, İŞ ELBİSELİ TARIM MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞANI İSTİYORUM" İlçe Tarım müdürlüklerinde kravatlı ve ceketli çalışanları görmek istemediğini vurgulayan Yüksel, "Tarım müdürlüklerinde markalı takım elbiseli, kravatlı ve mendilli masa başında ziraatçı görmek istemiyorum. İş elbiseleriyle alanda çiftçimizin üreticimizin yanında olmalarını istiyorum. O zaman tarımda çok daha ileri ve istediğimiz seviyede oluruz" dedi. Vali Yüksel, Kaymakamlıkta yapılan toplantının ardından Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden'in isteği üzerine ilçede örnek seracılık yapan Aşkın Kavasoğlu'nun serasında inceleme yaptı. İlçedeki diğer üreticilere örnek olduğundan dolayı Kavasoğlu'na teşekkür eden Yüksel, alış veriş yapan vatandaşlarla da sohbet etti. “İLÇEMİZDE SERACILIĞI VE TARIM TURİZMİNİ YAYGINLAŞTIRMAK İSTİYORUZ’’ Burada bir konuşma yapan Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, Ankara’da ilçeler arasında tarım bakımından en çok potansiyeli olan bir ilçe olan Çubuk’un, bu güne kadar seracılık bakımında en az destek olan ilçe olduğunu söyledi. Ankara Valisi Yüksel’in ilçeye bundan sonra seracılık konusunda gerekli desteği vermesini isteyen Başkan Özden, ’’İlçemin halkı çok çalışan ve kadirşinas dır. İlçemiz tarım potansiyeli bakımından da çok önemli bir potansiyele sahiptir. Biz ilçemizde seracılığın yaygınlaştırılmasını istiyoruz. İlçe halkımın sarf ettiği emeklerinin maddi anlamada kendilerine dönüşmesini istiyoruz. Bu anlamda ilçemize destek olmanızı istiyoruz. Örneğin Aşağı Çavundur Mahallemizde bulunan meralık alanın vasfının değiştirilerek buralarda tarım turizmin yaygınlaştırmak en büyük hedeflerimizden biridir. Aşağı Çavundur, Akkuzulu, Kızılca, Dumlupınar ve Yenice bölgelerimizde seracılık çok önemli geçim kaynağı olur. İnsanlarımız çok iyide para kazanırlar, anacak bu konuda sera desteğine ihtiyacımız var’’dedi. ‘ÇUBUK KESME ÇİÇEKCİLİĞİN BORSASI OLMALI’ Çubuk’un çalışkan ve kadirşinas halkının yanında çok iyi, çalışkan ve azimli belediye başkanı ve kaymakamının bulunduğunu ifade eden Vali Yüksel, ’’Çubukluları iyi anlayan ve algılayan çalışkan iyi bir kaymakamımız ve belediye başkanımız burada görev yapıyor. Ben burada seracılığın ve tarımın egemen olmasını ve gelişmesini istiyorum. Özelliklede Çubuk’ta kesme çiçek üretiminin Türkiye’nin borsası yapılmasını istiyorum. Bak siz bunu yaparsınız, ben size güveniyorum. Bütün bölge Çubuk’ta gelip kesme çiçek almalı ve kesme çiçeğin fiyatını siz belirlemelisiniz. Ben Ankaralıların para kazanmasını istiyorum. Bu konuda Yalova’ya giderek incelemelerde bulunduğunuzu biliyorum. Bu geziniz sizi tahmin etmediyse Antalya’ya üreticileri göndereyim bir daha inceleme yapsınlar. Bu bir bilgi akışıdır, bu bir bilgi paylaşımıdır. Çok faydası olur’’ diye konuştu.    Seralarda yapılan incelemelerin ardından Vali Yüksel ilçeden ayrılırken, Ak Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler, Vali yardımcıları Mehmet Kurt ve Ahmet Şahin, İlçe Kaymakamı Cemal Şahin, Belediye Başkanı Lokman Özden, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Muhsin Temel, İlçe Ziraat Odası Başkanı Orhan Gülle, Gıda ve Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Cengiz Akbayrak, ekili alanların zarar gördüğü Güldarpı Mahallesinde incelemelerde bulunarak vatandaşlara geçmiş olsun dileklerinde bulundu ve ihtiyaçları konusunda sohbet etti.
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.