Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Validen Çubuk Osb’de İnceleme

MÜFİT ONBAŞI tarafından
27 Ekim, 2011 21:28 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:08
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Validen Çubuk Osb'de İnceleme

Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Türkiye'de ilk defa kurulacak olan Çubuk ilçesindeki Hayvancılığa Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (OSB) alanında Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden ile birlikte incelemelerde bulundu. Mutlu Köy'de 2 bin 600 hektarlık alanda inşa edilen Hayvancılığa Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'ni gezen Vali Alaaddin Yüksel, inşaatın istenen seviyeye gelmemesinden dolayı firma yetkililerine üzüntüsünü belirterek "Yağmur yağması, taşın çıkması ve benzeri birtakım konudaki görüşlerin kabul edilir bir yanı yoktur. Bizi ilgilendiren şey, bir an önce inşaatın tamamlanmasıdır" dedi. OSB Müteşebbis Heyeti Toplantısında firma yetkililerinin inşaatta istenen seviyeye gelememelerinin gerekçesi olarak yağışları ve sert kayalıkları göstermesine tepki gösteren Vali Yüksel, Türkiye'nin her yerinde yağışların olduğunu ve yağışlar oluyor diye hiçbir işin aksatılmadığını belirterek, "Yağışlar Ankara'da da oluyor, Polatlıda da oluyor, Çubuk'ta da oluyor, Türkiye'nin her yerinde oluyor. Firma olarak baraj yaptığınızı söylüyorsunuz, yağış var diye baraj yapılmıyor mu? Alanı inceledim gerçekten bazı bölgelerde son derce sert kayalıklar ve andezit benzeri kayalıklar bulunuyor. Ancak alan firma kendi markasını tescil ettirmiş bir firmadır. Yağmur yağması, taşın çıkması ve benzeri bir takım konudaki her türlü görüşlerin kabul edilir bir yanı yoktur. Bu tür görüşlerin bizim tarafımızdan kabul edilir bir yanı yoktur. Ancak bizi ilgilendiren şey, biran önce inşaatın tamamlanmasıdır" diye konuştu. Yapılan toplantıda yüklenici firmaya yeni bir görev daha verdiklerini söyleyen Yüksel, parsel kazılarının da yüklenici firma tarafından yapılmasını istediklerini belirtti.

Türkiye'de ilk

Türkiye'de ilk defa böyle bir projenin hayata geçirileceği ifade eden Yüksel, Osb'nin bölgedeki koku meselesinin de kaldırılması için bir fırsat olacağını söyledi. Osb konusunda başta Başbakan olmak üzere tüm ilgililerle görüştüğünü ve Osb ödeneğinin süratle aktarıldığını hatırlatan Yüksel, "Gerçektende Osb için çok çabuk hareket edildi ve geçen sene temmuz ayından sonra ihale hazırlıklarına başlanıldı. Eylül ayında da bu işlemler bitirilerek yer teslimi yapıldı. Osb, içerisinde yaklaşık 99 adet çok modern ahırları, sosyal tesisleri, hayvan hastaneleri, kesim alanları ve özellikle de ahırlarda bulunan gübrelerin otomatik cihazlarla projede yeri belirlenen alana götürülmesi ile orada enerjiye dönüştürülmesi de dahil olan son derece akılı düşünülmüş bir proje alanıdır. Benim temennim ve heyecanım bu bölgeye tesisin biran önce yapılması ve 2012 yılı son ayına doğru bunu Türkiye ile paylaşmaktır" dedi.

Türkiye’nin İlk Hayvan Borsası Çubuk’ta Kurulabilir

Kendisinin ve ilçe yöneticilerinin tarım ve hayvancılığı yüreğinde yaşayan bir kişi olduğunun altını çizen Yüksel, bölgede ne hayvancılığı yok edeceklerini, ne de havaalanının çevresindeki kokuya müsaade edeceklerini vurguladı. Bu işi ekmek kapısı yapan ve bu bölgede yerleşik yaşayan belirli sayıda hayvanı olan (kriterleri belirlendi) insanların mağdur etmeden bu işi götürmek istediklerini kaydetti. Vali Yüksel, OSB projesinin tamamlanmasıyla Türkiye’nin ilk hayvan borsasının Çubuk’ta kurulabileceğini de sözlerine ekledi. Şantiye binasında yapılan OSB Müteşebbis Heyeti Toplantısına Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Ceylan, Çubuk Kaymakamı Cemal Şahin, Belediye Başkanı Lokman Özden, Ankara İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Muhsin Temel, Ankara Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Zihni Yüce, Belediye Meclis Üyeleri Harun Olmuş, Hüseyin Doğanay, İl Genel Meclis Üyeleri Şahap Topçu, Mutlu Köyü Muhtarı ile besici temsilcileri de katıldılar.
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.