Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Yeşil Çubuk Yeniden Canlanıyor

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
20 Temmuz, 2013 21:14 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:06
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Çubuk ilçesinin en büyük rekreasyon projesi olan ‘Yeşil Vadi’ projesinin birinci etap çalışmaları devam ediyor.

Yeşil Çubuk Parkı ile Çubuk 2 Barajı’nın arasında kalan yaklaşık 330 hektarlık alanda yapılacak ‘Yeşil Vadi’ projesinin 1. Etap çalışması devam ediyor. Aşağı Çavundur Mahallesi Selimiye Camisi’nin önünden başlayan 1. Etap çalışması yaklaşık 38 hektarlık alanı kapsıyor.

 ‘Yeşil Vadi’ projesinin ilçenin çehresini değiştirecek bir proje olduğunu söyleyen Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, projenin aynı zamanda bölgenin en büyük rekreasyon projesi olacağını belirtti.

Projenin birinci etabının 2014 yılına kadar tamamlanmasının planlandığını anlatan Başkan Özden,  çalışmaların hızla devam ettiğini kaydederek, proje hakkında şu bilgileri verdi: “Yapımı devam eden ve belirli bir aşamaya gelen projenin 1. Etabında halı saha, tenis kortu, basketbol sahası, kondisyon aletleri, süs havuzu, çocuk oyun alanları, wc, piknik alanları (kamelya ve barbekü), yaklaşık bin metre yürüyüş yolu, bin metre bisiklet yolu, serbest oturma alanları (pergole) gibi sosyal donatı alanları olacak. Üçte ikisi yeşil alan olacak 1. etap içerisine yaklaşık bin 750 ağaç ve yaklaşık bin adet süs bitkisi dikilecek’’dedi.

Göreve geldikleri 2009 yılından bu tarafa ilçeye 26 yeni park kazandırdıklarını ve ihtiyaçlara cevap vermeyen 10 adet park yerini de yeniden düzenlediklerini vurgulayan Başkan Özden, ’’Vatandaşlarımızın hizmetine kazandırdığımız 26 yeni parkla birlikte ilçe genelinde 141 bin 222 metrekarelik alanda 47 koruluk oluşturduk. İlçemizdeki kişi başına düşen yeşil alanı 3,73 metrekareden, 7.80 metrekareye çıkarttık. Gençlerimizin spor yapmaları için 6 adet halı saha ve 2 adette basketbol sahası yaparak hizmete açtık. İnşallah ‘Yeşil Vadi’ projesiyle yeşil alan oranı daha da çok artacak’’ dedi.

Çubuk’ta 2009 yılından sonra yapılan parklar.

Cumhuriyet Mahallesi’nde, Vefa Parkı, Kosova Parkı, Kosova Yürüyüş Yolu, 1 adet halı saha ve 1 adet basketbol sahası.

Yavuz Selim Mahallesi’nde, Emre, Lale, Çeltik, Sümbül Parkları.

Atatürk Mahallesi’nde Hikmet, Menekşe, Mevlana 2, Nevin Gökçek Parkları.

Yıldırım Beyazıt Mahallesi’nde, Köroğlu, Lefkoşe, Damla, Tayyip Özdemir, Köklü Sokak, Y. Beyazıt Parkları, Gazi Yürüyüş Yolu, Fatih Sultan Mehmet Parkı, 2 adet halı saha ve 1 adet basketbol sahası.

Barbaros Mahallesi’nde, Havuzlu, İniş, Fedakar ve Sevgi Parkları.

Muhsin Yazıcıoğlu Mahallesi’nde, M. Yazıcıoğlu, Altın Yurt Parkları ve 1 adet halı saha.

Fatih Mahallesi’nde, Gamze Parkı ve 1 adet halı saha

Sünlü Mahallesi’nde, Mescidi Aksa Parkı.

Çubuk’ta 2009 Yılından sonra yeniden revize edilen parklar.

Cumhuriyet Mahallesi’nde, Lale, Cemre, İstanbul ve Endüstri Parkları.

Yavuz Selim Mahallesi’nde, Huzurlu, Orkide, Şair Nedim ve Hacı Bektaş-ı Veli Parkları.

Atatürk Mahallesi’nde, Kurban Tepe Parkı ve İbn-i Sina Parkları.

Barbaros Mahallesi’nde, Zambak ve Yunus Emre Parkları.

Yıldırım Beyazıt Mahallesi’nde, Samurkent Parkı.

Çubuk’ta 2009 Yılından sonra yapılan Koruluklar.

Atatürk Mahallesi’nde, ŞH. Mustafa Eğriceğiz SK., Fecir Şener, Ceren 2 , Ceren 3, Bağış 2, Kumlu, Menekşe Cad. Elvan, Volkan, Ferah, Adnan Menderes Bulvarı ve Gezinti.

Barbaros Mahallesi’nde, Nadide2,  Öztürk2, Mekan 2, Hüseyin Gazi Karagöl koruluğu.

Yavuz Selim Mahallesi’nde, Fırat Osmancık, Cengiz Han, Orman, Elibol, Kurban, Çeçenistan, Darıca, Şefkatevi arkası ile Cumhuriyet ve Yıldırım Beyazıt Mahallelerindeki koruluklar.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.