Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Zeytinyağı ile dünyaya meydan okuyoruz

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
30 Ekim, 2020 10:55 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:05
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Anne sütünden sonra gelen gıdalar arasında olan sağlığa faydası ile bilinen Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden zeytinyağımız dünya devleriyle yarışıyor.

Ülkemizin iklimi ve bitki örtüsünün elverişliliği nedeniyle yetiştirilen zeytinler ve bu zeytinlerden elde edilen zeytinyağı üstün kalitesi ve lezzetiyle sadece ülkemizde değil tüm dünyada beğeniyle tüketiliyor.

Özellikle Muğla’nın Milas yöresi zeytinlerinden elde edilen erken hasat soğuk sıkım zeytinyağları uluslararası arenada dünya devi zeytinyağlarıyla rekabet ediyor. Milas’ın özenle yetiştirilen zeytinlerinden en yüksek standartlarda üretilen Zeytinyağları da ülkemizi uluslararası arenada temsil etmenin gururunu yaşıyor. Muğla Üniversitesi Gıda Analizleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (MÜGAM) tarafından gerçekleştirilen analizlerle kalitesini ortaya koyan Zeytinyağının ünü kısa bir süre sonra ülkemiz sınırlarını aşarak Pakistan’ın lider zeytinyağı firmasının ilgisini çekti. Zeytinyağlarının Pakistan’a ihraç edilmesi için T.C. Karaçi Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliğinin aracılığıyla söz konusu firmayla görüşmelerde bulunuldu. Kalitesinin bilincinde olan Zeytinyağları geçtiğimiz Mart ayında Türk Zeytincilik Sektörünün en güçlü STK’sı konumunda olan Zeytin dostu Derneğinin düzenlemiş olduğu 13. Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışmasına katıldı. Yarışmada sadece ülkemizin değil tüm dünyanın köklü zeytinyağı firmalarıyla rekabet ederek “Altın Madalya”ya layık görüldü. Gerek ülkemizde gerek yurt dışında büyük beğeni toplayan Zeytinyağları bu defa gözünü daha yukarıya dikerek Amerika’nın New York şehrinde düzenlenen ve dünya zeytincilik sektörünün liderleriyle rekabet edeceği NYIOOC Dünya Zeytinyağı yarışmasına katılıyor. Devler arenasında ülkemizi temsil etmenin gururunu taşıyan Zeytinyağları ülkemize güzel bir zafer getirmeyi hedefliyor. Zeytinyağının başarısı nereden geliyor? AGACH Zeytinyağlarının üreticisi olan BSNS Tarım, özenli zeytin yetiştiriciliğini doğaya bir borç bilerek zeytinyağını en yüksek standartlarda üretiyor. Hasadı yapılan zeytinleri cinslerine göre ayırıp soğuk sıkım yöntemiyle işleyerek farklı cinslerdeki zeytinlerin hem karakteristik özelliklerini hem de zeytinyağının içeriğindeki besin değerlerini koruyan BSNS Tarım, ürünlerinde kaliteden asla ödün vermiyor. Türk Zeytincilik Sektörünü her zaman daha ileri taşımak için çaba sarf eden Zeytinyağları ile Ege’nin doğallığını, güneşini, lezzetini sofralarınıza getiriyor. Hazırlanan ürünler özel iklimlendirmeli depoda 18°C – 20°C’ de sıkıldığını ve akabinde doğal soğutmalı ortamlarda yaklaşık 5°C muhafaza edildiğini belirten firma yetkilileri, hasat edilen zeytinlerin en geç 8 saat içerisinde sıkıldığını, gösterilen bu özenin de ürünlerinin lezzetine yansıdığını belirtiyor.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.