Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Başkent Ankara Mobese Kameraları ile Güvenli

MÜFİT ONBAŞI tarafından
11 Ağustos, 2011 16:33 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:08
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver
Başkent Ankara Mobese Kameraları ile Güvenli Ankara Emniyet Müdürlüğü verilerine göre, MOBESE devreye girmeden önce başkentte aylık 600 bin olan kırmızı ışık ihlali 6 ay içinde 200 bine, 85 bin olan hız ihlali ise 33 bine geriledi. Edinilen bilgiye göre, Ankara'ya kurulan MOBESE sistemi sayesinde 513 noktaya yerleştirilen 825 kamera, trafik ihlallerinin azalmasında etkili oldu. Kameralar devreye girmeden önce aylık 600 bin olan kırmızı ışık ihlali 6 ay içinde hızla azalarak Temmuz ayında 200 bine düştü. Yaklaşık 6 ay önce 85 bin olan hız ihlali ise Temmuz'da 33 bin olarak kayıtlara geçti. Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, yaptığı açıklamada, son 10 yıl içinde Türkiye'nin dört bir yanında hayata geçen MOBESE sistemlerinin hayatın her alanında kullanmaya başladığını belirterek, "Maalesef Türkiye'de hemen hemen bütün iller bu sistemi kurmuşken başkentin bu işte en sona kalmış olması kabul edilebilir değildir" dedi. Göreve başladıktan sonra henüz faaliyete geçmemiş olan MOBESE sistemini takım çalışmasıyla hayata geçirdiklerini anlatan Yüksel, 3 ay içerisinde alt yapı sistemini kurarak 825 kamerayı Ankaralıların hizmetine sunduklarını söyledi. Dikkatli bir yönetim anlayışıyla 6 ayda şahsa karşı işlenen suçlarda yüzde 30, mala karşı işlenen suçlarda ise yüzde 25 oranında düşüş sağlandığını ifade eden Vali Yüksel, "Bunun ötesinde kenti fark etme, kente karşı sorumluluklarını yerine getirmede Ankaralılar şehir içi trafiğinde de daha dikkatli olmaya başladılar. Trafik suçlarında müthiş bir düşüş oldu. Özellikle trafik kazalarında kafa kafaya çarpışma ve ışık-hız ihlallerinde düşüş sağladı" diye konuştu. "TÜRKİYE'DE İLK KEZ JANDARMA DA MOBESE'DEN YARARLANACAK" Kızılcahamam, Kazan, Çubuk, Polatlı, Beypazarı ve Şereflikoçhisar ilçeleri olmak üzere Ankara'nın tüm ilçelerinde de MOBESE sistemi kurulması için çalışmalar başlatıldığını aktaran Yüksel, sistemin jandarma bölgesinde de kullanılacağını vurguladı. Özellikle Kızılcahamam'daki jandarma bölgesine giren köylerin giriş noktalarına MOBESE sistemi kurulacağını bildiren Yüksel, "Toplum Destekli Güvenlik Hizmetleri'ne yönelik teknolojik yapılanmadan Türkiye'de ilk kez Ankara'daki jandarma ekiplerinin yararlanacağını söyleyebilirim. Bu konuyla ilgili projeler hazırlandı, önümüzdeki günlerde uygulamaya konulacak" dedi.
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.