Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

TCG Muratreis Denizaltısı Göreve Hazırlanıyor

blank
Mert Onbaşı tarafından
29 Mayıs, 2025 20:06 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 20.06.2025 15:58
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Türkiye’nin yerli ve milli yeni denizaltıları için hayata geçirilen Yeni Tip Denizaltı Projesi'nin üçüncü denizaltısı olan TCG MURATREİS denize indirildi. Millî Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, “İnşasına devam edilen 6 Reis sınıfı denizaltının üçüncüsü olan MURATREİS, İstanbul'un Fethi'nin 572'nci yılında denize indirildi." ifadesine yer verildi.

Denize indirilen ve test aşamasına geçilen TCG MURATREİS’in 2026 yılında envantere girmesi hedefleniyor. TCG MURATREİS yeni nesil harp teknolojileriyle Mavi Vatan’da yeni bir güç katacak.

TCG MURATREİS (S-330), Türkiye'nin "Reis Sınıfı" (Type 214TN) denizaltı projelerinden biridir ve yeni nesil havadan bağımsız tahrik sistemine (AIP) sahip modern bir denizaltıdır. AIP sistemi, dizel denizaltılara göre çok daha sessiz ve uzun süreli dalış imkânı sağlar. Yakıt hücreleri ile çalışan AIP, denizaltının haftalarca su altında kalmasına olanak tanır. Bu da denizaltının tespit edilmeden görev yapmasını sağlar.

Yeni Tip Denizaltı Projesi'nin ilk gemisi olan TCG PİRİREİS, 2024 yılında hizmete girdi. TCG HIZIRREİS’in son testleri yapılıyor ve bu yıl içerisinde envantere girmesi planlanıyor. TCG MURATREİS ise 2026 yılında envantere katılacak. TCG MURATREİS’in Section-50 bölümü STM yükleniciliğinde Gürdesan tarafından üretildi. TCG MURATREİS, yerli Section-50’nin kullanıldığı ilk denizaltı oldu. 8 adet 533 mm torpido kovanına sahip olan denizaltıdan ROKETSAN Akya torpidosu, Harpoon füzesi ve ileride Atmaca ile Gezgin füzeleri ateşlenebilecek. AIP (Havadan Bağımsız Tahrik) sistemi sayesinde günlerce su yüzeyine çıkmadan görev yapabilecek.

TCG Murat Reis’in Özellikleri:

  • Sınıf: Reis (Type 214TN)
  • Tahrik Sistemi: Havadan bağımsız tahrik (AIP) sistemi
  • Uzunluk: 68.35 metre
  • Çap: 6.3 metre
  • Deplasman: 1,850 ton
  • Silah Sistemleri: Ağır torpidolar (MK48 Mod 6AT, DM2A4), antigemi füzeleri (SubHarpoon), mayınlar. Ayrıca, yerli üretim Akya torpidosu ve Atmaca gemisavar füzesinin de bu denizaltılarda kullanılabileceği öngörülmektedir.
TCG Murat Reis, Türkiye’nin denizaltı filosunu güçlendirmek ve denizaltı operasyonlarında daha fazla stratejik esneklik sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Gelişmiş sonar ve silah sistemleri ile donatılmış olan bu denizaltı, su altı keşif ve gözetleme (ISR) görevlerinden özel kuvvet operasyonlarına kadar geniş bir yelpazede görev yapabilecek kabiliyete sahiptir. Bu denizaltıların Türkiye’nin deniz savunma kapasitesine katkı sağlaması ve MİLDEN (Milli Denizaltı) projesi için önemli bir referans noktası oluşturması beklenmektedir. TCG Murat Reis ve kardeş denizaltıları, Türkiye’nin çevresindeki denizlerde denizaltı hakimiyetini artıracak ve Türk Deniz Kuvvetleri’ni daha güçlü bir konuma taşıyacaktır.
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.