Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

TOGG T10F Sahneye Çıkıyor

blank
Mert Onbaşı tarafından
24 Haziran, 2025 13:41 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 04.07.2025 19:26
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

TOGG T10F: Türkiye’nin Elektrikli Fastback Hamlesi

Türkiye’nin yerli otomobil girişimi olan TOGG, ilk SUV modeli T10X’in ardından şimdi de elektrikli fastback sedan modeli T10F ile sahneye çıkıyor. 2024 yılı Ocak ayında Las Vegas'ta düzenlenen dünyanın en büyük teknoloji fuarlarından CES’te tanıtılan T10F, sadece bir otomobil değil, aynı zamanda “akıllı mobilite cihazı” olarak tanımlanıyor. Bu model, TOGG’un uluslararası arenadaki iddiasını bir adım ileriye taşıyor.

T10F, dikkat çekici aerodinamik tasarımı ve sportif çizgileriyle fastback gövde yapısını taşıyor. Tasarımı Murat Günak liderliğinde geliştirilen araç, estetik unsurlar açısından oldukça zengin. Önde TOGG’a özgü ayçiçeği petali formundaki ızgara, boomerang LED gündüz farları ve gizli kapı kolları gibi detaylar göze çarpıyor. Arkada ise ince LED ışık barı ve entegre spoyler, dinamik bir görünüm sağlıyor. 0.23 Cd gibi iddialı bir sürtünme katsayısına sahip olan T10F, yalnızca tasarımıyla değil, verimliliğiyle de öne çıkıyor.

Performans açısından T10F üç farklı versiyonla kullanıcıların karşısına çıkıyor. Giriş seviyesi modelde 160 kW (218 beygir) gücünde bir arka tekerlekten çekişli motor yer alırken, çift motorlu dört çeker AWD versiyonu 320 kW (yaklaşık 435 beygir) güç sunuyor. Bu versiyon, 0’dan 100 km/s hıza yalnızca 4.4 saniyede ulaşabiliyor. Menzil tarafında ise 52.4 kWh ve 88.5 kWh olmak üzere iki farklı batarya seçeneği sunuluyor. Küçük batarya ile 350 km, büyük batarya ile ise WLTP standartlarına göre 600 km’ye kadar menzil vadediliyor. Ayrıca T10F, V2L (Vehicle to Load) özelliği sayesinde harici cihazlara elektrik verebiliyor.

T10F’in iç mekânı da teknolojiyle donatılmış durumda. Ön panelde 29 inçlik geniş bir bilgi-eğlence ekranı, 12.3 inçlik dijital gösterge ve 8 inçlik klima kontrol ekranı yer alıyor. Araç, TOGG’un kendi yazılım platformu olan Trumore ile donatılmış; bu sayede bulut tabanlı hizmetlere, akıllı ev sistemlerine ve çeşitli mobil uygulamalara entegre olabiliyor. Ayrıca araçta; adaptif hız sabitleyici, şerit takip asistanı, trafik işareti algılama sistemi gibi gelişmiş sürüş destek sistemleri (ADAS) standart olarak sunulurken, “Rush Hour Pilot” adı verilen yoğun trafikte otonom sürüş destek sistemi de dikkat çeken bir özellik olarak öne çıkıyor.

Üretim tarafında T10F, Bursa’nın Gemlik ilçesindeki TOGG Teknoloji Kampüsü’nde üretiliyor. Batarya sistemleri ise Çinli Farasis ortaklığıyla kurulan Siro firması tarafından geliştiriliyor ve Gemlik’teki batarya fabrikasında montajlanıyor. TOGG, T10X modelinde %75’e ulaşan yerlilik oranını T10F ile daha da yukarı çekmeyi hedefliyor.

Fiyatlandırma konusunda ise resmi bir açıklama yapılmamış olsa da sektör kaynakları, Türkiye için T10F’in başlangıç fiyatının 1.600.000 TL civarında olacağını, uzun menzil ve AWD versiyonların ise 1.700.000 TL bandını aşabileceğini öngörüyor. Avrupa pazarı için ise fiyatların 45.000 ila 60.000 Euro arasında şekillenmesi bekleniyor.

Pazar stratejisi açısından bakıldığında T10F, öncelikli olarak Türkiye’de 2025 yaz aylarında ön siparişe açılacak. Aynı yılın sonuna doğru Avrupa’ya da açılması planlanıyor. Özellikle Almanya, Fransa, Hollanda ve İskandinav ülkeleri öncelikli hedef pazarlar arasında. TOGG’un nihai hedefi, 2032 yılına kadar Avrupa genelinde 1 milyon araçlık satış barajını geçmek.

Kaynaklar:

Daily Sabah, ArenaEV, EnGear, Tech.Az, Togg Resmi Sitesi, Trumore, CES 2024 Tanıtımı, TRT Haber, Anadolu Ajansı, WebTekno, Donanım Haber, Hürriyet, Autocar Türkiye, Farasis Energy Europe, Siro Battery Systems.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.