Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Çubuk’ta ‘Urfa Sıra Gecesi’

MÜFİT ONBAŞI tarafından
04 Nisan, 2012 13:41 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:07
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Çubuk'ta Şanlıurfa Belediyesi Sıra Gecesi Ekibi tarafından 'Urfa Sıra Gecesi' düzenlendi.

Çubuk Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen gecede konuşan Çubuk Belediyesi Başkanı Lokman Özden, gençlerin kendi türkülerimize, değerlerimize ve kültürümüze sahip çıkmaları ve unutmamaları için bu tip etkinlikler düzenlediklerini anlattı. Bu gün burada kültürlerin tezahüratının yaşandığını ifade eden Başkan Özden, "Ankaralılar 'Ferfene Gecesi' diyorlar, Çankırılılar 'Yaren Gecesi' diyorlar. Peygamberler Şehrinden gelen çok değerli dostlarımız da 'Sıra Gecesi' diyorlar. Adı ne olursa olsun bu gün bizim kültürümüzde, özümüzde olan değerlerimiz, türkülerimiz burada icra edildi" dedi.

Kültürümüzün, değerlerimizin çok güzel olduğunu anlata Başkan Özden, ancak ne yazık ki ekranlarda kötü olan şeyleri hep şimdiye kadar kendi değerimiz gibi yutturmaya çalıştıklarını vurgulayarak, "Ankaralı ne bileyim ne, Çubuklu ne bileyim ne, diyerek hakaret edenler, kötülük edenler ve insanlara küfredenlerin adına müzik diyorlar. Bu gün burada bu güzide topluluk, içimizden geldiği gibi türkülerimizi, sevgi dolu türkülerimizi söylediler. Dolayısı ile ben değerlerimize, ilkelerimize bağlıyım. Dolayısı

ile ben güzel olan şeyleri seviyorum, asla çirkinliği sevmem. Bizim gençlerimiz 14, 15 yaşındalar ama türkülere eşlik ediyorlar. Hakareti kimse sevmez ondan dolayı biz ne verirsek gençlerimiz onu alıyor. Aslında yetiştirmek istediğimiz gençlerimiz, bu güzel nesil, kendi değerlerimizle köklerimizle çok daha güzel olacağına inanıyorum" dedi.

Şanlıurfa Belediyesi Sıra Gecesi ekibini ağırlamaktan mutluluk duyduklarını kaydeden Başkan Özden, ilerleyen günlerde farklı kültürlerin etkinliklerine de yer vereceklerini dile getirerek, "Öğrencilerimizin ilgisi beni çok mutlu etti" diye konuştu.

Anadolu kültürlerinin her birinin ayrı bir güzelliğe ve özelliğe sahip olduğuna işaret eden ekip başı Abdurrahman Karadağ ise "Bizim gibi birçok topluluk kültürünü yaşatarak gelecek nesillere aktarmak için yurt içinde ve dışında birçok etkinliğe katılıyor. Biz de elimizden geldiğince kültürümüzü gittiğimiz kentlerde en iyi şekilde tanıtıyoruz. Düzenlediğimiz sıra gecesiyle de vatandaşları eğlendiriyoruz" dedi.

Gecede, Belediye Başkanı Özden, Şanlıurfa Belediyesi Sıra Gecesi ekibi, ekip başı Abdurrahman Karadağ'a plaket verdi.

Çubuk Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen gecede, Urfa yöresine ait eserler seslendirildi.

Cumhuriyet Başsavcısı Ali Çalık, Ak Parti Çubuk İlçe Başkanı Tuncay Acehan, MHP Çubuk İçe Başkanı Sait Aydos, okul müdürleri ve çok sayıda davetlinin katıldığı geceye katılanlar da müzik eşliğinde halay çekti. Ayrıca etkinlik kapsamında sahnede yapılan çiğ köfte protokol üyeleri ile izleyenlere ikram edildi.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.