Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Pursaklar da Pehlivanlar Kıyasıya Güreşti

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
06 Eylül, 2013 19:06 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:06
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Pursaklar 1.Geleneksel Yağlı Pehlivan Güreşleri yapıldı.

Pursaklar Belediyesi bu yıl bir ilke daha imza attı. Pursaklar halkını pehlivanlarla buluşturan belediye, ata sporu olan yağlı güreşleri ilçeye getirdi.

Pursaklar 1.  Geleneksel Yağlı Pehlivan Güreşleri sona erdi.  Başpehlivanlık finalinde Samsun bölgesinden Ankara Büyükşehir Belediyesi güreşçisi Şaban Yılmaz ve Erzurum bölgesinden Ankara Büyükşehir Belediyesi güreşçisi Savaş Yıldırım karşı karşıya geldi.

Çekişmeli geçen mücadelede Şaban Yılmaz rakibini yenerek 1.Pursaklar Yağlı Pehlivan Güreşleri başpehlivanı oldu.  Pursaklar’da bu yıl ilk kez yapılan  “Pursaklar Yağlı Pehlivan Güreşleri” coşkulu bir katılımla gerçekleştirildi. Çekişmeli mücadelenin Başpehlivanı Şaban Yılmaz oldu.

Ağalık İhalesini İş Adamı Yusuf Koca 60 Bin TL Vererek Aldı

Belediye tarafından organize edilen güreşler, Pursaklar Şehir Stadyumunda yapıldı. Müsabakaları, Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin,  AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler,  Güreş Federasyonu Temsilcisi Sayit Temiz,  siyasi parti temsilcileri,  sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda davetli izledi.  Yaklaşık 150 sporcunun katıldığı müsabakalarda güreş ağası ihalesini Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin’den iş adamı Yusuf Koca 60 bin TL vererek aldı.  Ağalık ihalesinin ardından güreşlere devam edildi.

İlk Yılın Başpehlivanı Şaban Yılmaz Oldu

Başpehlivanlık finalinde Samsun bölgesinden Ankara Büyükşehir Belediyesi güreşçisi Şaban Yılmaz ve Erzurum bölgesinden Ankara Büyükşehir Belediyesi güreşçisi Savaş Yıldırım karşı karşıya geldi. Çekişmeli geçen mücadelede Şaban Yılmaz rakibini yenerek 1. Pursaklar Yağlı Pehlivan Güreşleri başpehlivanı oldu.

Dereceye Girenlere Ödülleri Verildi

Minik 1 kategorisinde Duran Tosun,  minik 2 kategorisinde İ.  Şamil Özak,  teşvik 1 kategorisinde Ferhat Zileli, teşvik 2 kategorisinde Doğukan Kalaycı, tozkoparan kategorisinde A.  Yücel Ünal,  ayak kategorisinde M. Doğan Özkaya,  deste küçük boy kategorisinde Tuncay Karabacak,  deste büyük boy kategorisinde Ramazan Üngür,  küçük orta küçük boy kategorisinde Süleyman Efeoğlu,  küçük büyük boy kategorisinde ilhan Ergin,  büyük orta kategorisinde Mehmet Sutay, başaltı boy kategorisinde ibrahim Katkıcı ve baş kategorisinde Şaban Yılmaz birincilik madalyalarını aldı.

Dereceye girenlere ödülleri Belediye Başkanı Çetin,  Milletvekili Emrullah işler ve Güreş Ağası Yusuf Koca tarafından verildi.  Gelenekleri yaşatma amacında olduklarını söyleyen Belediye Başkanı Çetin,  şunları kaydetti:  “Gençlerimizi sokaktaki gereksiz ilişkilerden uzaklaştırmak ve onları sporla hemhal etmek amacıyla bu etkinliği yapıyoruz. İnşallah ilkini yaptığımız bu etkinliği geleneksel hale getireceğiz.  Türkiye’deki 40 başpehlivandan 20 tanesini buraya getirdik.  Çocuklarımız için bunlar örnek olacak  ve  önümüzdeki  yıllarda  da geleneksel hale gelecek”dedi.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.