Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Başkandan Yaman Açıklama

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
09 Aralık, 2013 15:01 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:06
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Çubuk Platformu Başkanı Şuayip Yaman Gazi Üniversitesi Çubuk Yerleşkesinin Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne devredilmesini değerlendirerek, yerleşke alanına yüksekokul değil fakülte yapılmasını beklediklerini söyledi.

Çubuk Platformu Başkanı Şuayip Yaman, Gazi Üniversitesi Çubuk Yerleşkesi’nin Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne devredilmesini değerlendirerek, yerleşke alanına yüksekokul değil ÜNİVERSİTE ve FAKÜLTE yapılmasını beklediklerini söyledi.

Askeri Garnizon’dan boşalan yaklaşık 370 dönümlük alan ile Bağındaş Mevkii’ndeki 1324 dönüm + 183 dönüm olmak üzere toplam 1877 dönüm arazinin daha önce üniversite ve fakülte kurulması amacıyla Gazi Üniversitesi’ne devredildiğini hatırlatan Çubuk Platformu Başkanı Şuayip Yaman, Gazi Üniversitesi’nin fakülte yerine 4 branşta faaliyet gösteren 2 yıllık 2 yüksekokul getirdiğini ve verilen sözlerin yerine getirilmediğini belirtti.

Yaman şunları söyledi:

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin Esenboğa’daki kuruluşu tamamlandıktan sonra; Üniversite’nin kuruluş yasasında olmasa bile, yasa değişikliği ile Çubuk’ta (Yerleşke de)  İlahiyat Fakültesi ve Eğitim Bilimleri Fakültesi kurulması düşünülüyormuş. 5-10 sene sonra da Bağındaş Mevkii’nde, ilçede hayvancılık ve tarım bittikten sonra Ziraat Fakültesi ve Veterinerlik Fakültesi kurulması düşünülüyormuş.  Rektör Prof. Dr. Metin Doğan bir zamanlar böyle söylüyordu.

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin kuruluşunun tamamlanmasının ardından yine ilçe merkezinde bulunan yerleşkeye iki fakülte (Eğitim Bilimleri Fakültesi ve İlahiyat Fakültesi) kurulması konusunda söz verildiği halde, bu üniversite tarafından 18 branşta 2 yıllık Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu’nun Yerleşke’de kurulacağını ifade etti.

Yaman şöyle devam etti; “Üniversite’nin adı bizim, tadı ise başkalarının olacak. Ne yazıktır ki acı gerçek bu…

Gazi Üniversitesi Yerleşke’de kalmalı, Beşevler’de sıkışan fakültelerini buraya getirmeli… Bağındaş Mevkii’ndeki arazide ise veterinerlik ve ziraat fakültelerini kurmalı…

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi de bulduğu yerde fakültelerini kurmalı. Böylece iki üniversite arasında bir rekabet ortamı oluşur. Ancak o zaman Çubuk, “Üniversite Kenti” olur.

Yoksa Çubuk Kuzey’de kör bir nokta olarak kalmaya devam eder. Kent “Esenlik Şehri” değil, nüfusu hızla artan ; işsizler, güçsüzler ve başıboşlar kenti olmaya aday oldu.

                                   “Yatırımlar İlçenin Kuzey’ine Yapılmalı…”

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin ilçenin Güney’ine yapılmasının hiçbir faydası olmayacağını iddia eden Yaman, “Üniversite, fakülte ve yüksek okullar ilçenin Kuzey’ine gelirse ilçe ekonomisine faydalı ve yararlı olur. Şu anda Gazi Üniversitesi’ne bağlı yüksek okulların 6 bin öğrencisi var. Bu öğrenciler Ankara’dan otobüslerle gelir, okulda yer, içer, döker, saçar ve Hastane önünden otobüslere binerek evlerine giderler.

Neden? Çünkü o kadar öğrenciyi ilçede barındıracak yurt ve evler yok. Sosyal mekânlar ve aktiviteler yok. Niye ilçede kalsınlar ki?

Gazi Üniversitesi Yüksek Okullarında öğrenim gören öğrencilerin katkıları bu kadarken, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Yerleşkeye ne kadar öğrenci geleceğini biliyor muyuz? Hayır.

O halde Yerleşke’deki mevcut düzen Gazi Üniversitesi ile devam etmeli. Bu okulun öğrencilerinin Çubuk’ta kalması için yatırımlara hız vermeliyiz. Burada ilçedeki işadamlarına ve müteahhitlere tarihi bir görev düşüyor. Onları öğrencilere yönelik konut ve sosyal  mekânlara ağırlık veren yatırımlar yapmaları için ikna etmeliyiz. Bu görev de ilçedeki etkililere, yetkililere ve siyasilere düşüyor.

Ayrıca; Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin Esenboğa Mahallesi’nde kurulması Çubuk’a ne katkı sağlayacak düşünebiliyor musunuz? Hangi öğretim görevlisi, hangi öğrenci, Esenboğa Mahallesi ve  çevresi veya Ankara varken,  Çubuk’a gelir?  Çocuk mu kandırıyorlar?

12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesi hatırlayınız; Esenboğa Kavşağı-Çubuk Yolu arasındaki bil boardlarda, “Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Çubuk’ta Kurulacaktır... Recep Tayyip Erdoğan-Başbakan” yazılı afişler dikkatinizi çekmiştir.

Ama Üniversite Esenboğa Mahallesi’nde kuruldu. Yani ilçenin güneyine, ulaşımı kolay olsun diye Esenboğa Havaalanı’nın yanı başına…

Hani üniversite kurulacaktı? Sadece fakülteler kurulacak. O da 20 yıl içerisinde tamamlanacak.

Esenboğa’da kurulacak fakültelerin sadece çevredeki 5-6 mahalleye ( köye) faydası olur. İlçemizin diğer mahalle ve köylerine hiçbir faydası olmayacak. Oysa İlçede 7 merkez mahallesi 29 köyden mahalle, 28 orman köyü ve 19 köyü var.

Esenboğa Havaalanı’nın Çubuk’a ne kadar faydası varsa, 20-30 yıl sonra Esenboğa Mahallesi ve çevresine kurulacak fakültelerin de ilçeye o kadar faydası olacaktır.

Çubuklular elma şekeri, horoz şekeri ile kandırılmaya devam ediliyor. Şimdilerde bunlara bir çocuk bile kanmaz.

Bu zihniyetle gidilirse gerek Gazi Üniversitesi ve gerekse Yıldırım Beyazıt Üniversitesi yetkilileri Çubuk Halkını kandırmaya devam edecek.

Üniversite olmadı, fakülte verelim, fakülte olmadı, (2 yıllık) yüksek okul verelim. Bu ne demek?

Çubuk Platformu olarak, daha önce Gazi Üniversitesi tarafından ilçemizde kurulması düşünülen üniversite ve fakültelerle ilgili sözlerin tutulmasını (Çünkü onlara 1877 dönüm arazi verildi),

YÖK’ten kurulmasına izin verilen 3 fakülte ile birlikte 18 branşta eğitim verecek Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu’nun İlçenin Kuzey’inde bir yerde kurulmasını Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden istiyoruz ve yetkililerden bekliyoruz. Çubuklu siyasilerin ve sivil toplum örgütlerinin de bu konuda hareket etmesi en büyük temennimizdir.

Bunlar olmayacaksa arazilerimizi geri versinler ve gölge etmesinler.

Çubuk Platformu Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şuayip Yaman sözlerini, “İlçenin akilleri, sivil toplum örgütleri ve özellikle de siyasileri ne iş yaparlar?

Askeri Garnizon’un, Askerlik Şubesi’nin ve üniversite ve fakültelerin ilçeden gidişine seyirci kalan, tarım ve hayvancılığın bitirilişine göz yuman, Şehir Stadı’nın atıl duruma düşmesine sebep olan, ilçe gençliğinin dejenere olmaları ve onların çeşitli maddelerin esiri olmaları karşısında çaresiz kalan siyasiler, 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nde halkın önüne hangi yüzle çıkacaklar? Ve siz Çubuk Halkı onlara nasıl oy vereceksiniz? diyerek bitirdi.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Kanser nezle gibi tedavi edilebilecek

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
14 Aralık, 2025 11:48 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Dünyada kanser olarak bilinen hastalık, 2018 yılında Amerika ve Japonya’dan iki bilim adamı, “immüno-onkoloji” olarak adlandırılan yeni bir onkoloji tedavi yöntemi için tıpta Nobel Ödülü alması ile bambaşka bir yöne çevrildi.

Çok tehlikeli ve korkunç olarak bilenen kanser, yakın zamanda evde nezle gibi tedavi edilebilir

Bir zamanlar tedavi edilemeyen ve birçok kişinin korkunç acılar içinde ölümüne sebep olan iskorbüt hastalığı tedavi edilemiyor ve her hangi bir ilacı yoktu. Ancak daha sonra bu hastalığa C vitamini eksikliğinin yol açtığı ortaya çıkmıştı. Bugün iskorbüt hastalığına hiç kimse yakalanmıyor. Öyle görünüyor ki, korkunç ve ölümcül bir hastalık olan “kanseri” de aynı kader bekliyor. Bunun nedeni, işlenmiş gıdaların kullanımı ve vitamin eksikliğidir. İnsanların bunu önceden bildiği, fakat kar etme tutkusundan dolayı sessiz kaldığı düşünülünce dehşete kapılmamak mümkün değil. Bugün aldığım bilgiye karşı farklı tutum gösterilebilir, ancak ben sadece sizinle paylaşmak istedim, unutmayın; “Kanser” denen bir hastalık yoktur. Kanser, sadece B17 vitamini eksikliğinden başka bir şey değildir. Ağır yan etkileri olan kemoterapi, ilaç tedavisi ve ameliyatı kabul etmeyin! Eski zamanlarda denizcilerin iskorbüt hastalığından müzdarip olduklarını hatırlayın, birçok kişi bu hastalıktan ölüyordu! Bazı kişiler de bundan sürekli kazanç elde ediyordu. Daha sonra ise iskorbütün sadece C vitamini eksikliğinden kaynaklandığını ortaya çıktı. Yani bu bir hastalık değildi! Kanser de aynı şey. Sömürgeciler ve insanlığın düşmanları tam bir kanser endüstrisi inşa ettiler ve çok büyük paralar kazanıyorlar.

Kanserin önlenmesi ve tedavisi hakkında bilmemiz gerekenler

Onkoloji endüstrisi II. Dünya Savaşından sonra büyümeye başladı. Kanserle mücadele etmek için her hangi bir prosedüre, tedavi kürlerine ve masraflara gerek yok! Bunların hepsi, sömürgecilerin ceplerini doldurmak içindir, çünkü kanser tedavisi uzun zaman önce bulunmuştur. Kanser sadece B17 vitaminin eksikliği olduğundan, her gün 15-20 kayısı çekirdeği tüketmemiz yeterli olur. Buğday filizi (tomurcukları) yiyin. Buğday filizi müthiş bir kanser ilacıdır. Bu, tüm kanser önleyici maddelerin en güçlüsü olan sıvı oksijenin ve laetril’in en iyi kaynağıdır. Bu madde, B 17 vitaminin (amigdalin’in) özüdür ve elma çekirdeklerinde bulunur. “Kanserin Ölümü” adlı kitabında Doktor Harold Manner, letril’in etkisinin kanser tedavisinde  % 90’ın üzerinde olduğunu yazmıştır!*

Amygdalin (B 17 Vitaminin) kaynakları

Tohum veya meyve tohumları doğadaki B 17 vitamininin konsantrasyon halidir. Bu, elma, kayısı, şeftali, armut ve kuru erik çekirdeklerini kapsıyor.  Fasulye filizi, mercimek filizi, lima fasülyesi ve bezelye gibi baklagiller ve tahıllar. Acı badem (doğada en zengin B 17 vitamini kaynağı) ve Hint bademi. Her türlü dut, yabanmersini, ahududu ve çilek. Susam ve keten tohumu.  Yulaf, arpa, kahverengi pirinç, buğday, darı, keten ve çavdar. Bu Vitamin ayrıca mayada, ham pirinçte ve balkabağında bulunur.

Kanser karşıtı ürünlerin listesi

Kayısılar (çekirdekler). Diğer meyvelerin çekirdekleri / tohumları: Elma. Vişne. Şeftali. Kültür eriği. Erik. Armut. Lima fasulyesi. Bulaşık deterjanın ve sıvı sabunun parçacıklarının vücuda girmesi, kanserin başlamasının ana nedenidir.* Bulaşıkları ne kadar iyi durulasanız durulayın, ufak bir deterjan parçası bulaşıkların üzerinde kalır ve vücudunuza girer. Bu zararlı maddeleri tamamen hayatınızdan çıkartmak istemiyorsanız, bunun da basit bir çözümü var. Bulaşık deterjanını (ve sıvı sabunu) sirke ile 50: 50 oranında karıştırın. İşte bu kadar! Artık asla kansere yakalanmayacaksınız! Dondurulmuş limonlar - kansere çaredir Bunu bilmiyor muydunuz? Restoranlar ve kafelerdeki birçok uzman, tüm limonları kullanır veya tüketir ve hiçbir şeyi boşa harcamazlar.* Bütün limonu israf etmeden nasıl mı kullanabiliriz? Son derece basit! Yıkanmış limonu buzdolabınızın dondurucusuna koyun. Limon dondurulduktan sonra rendeyi alın, tüm limonu rendeleyin (kabuğunu soymadan) ve yemeklerin üzerine serpin. Limonu sebze salatalarına, dondurmaya, çorbalara, pilav ve bulgura, makarnaya, spagettiye, pirince, suşiye, balık yemeklerine vs… katın. Bu liste sonsuza kadar devam edebilir. Tüm yemekler beklenmedik bir şekilde, daha önce hiç tatmadığınız lezzetli bir tada sahip olacak. Genellikle limon denince, sadece limon suyu ve C vitamini akla geliyor.  Şimdi Limonun Sırrını öğrendiğinize göre, limonu, bir bardak hazır erişte çorbasında bile kullanabilirsiniz. Kabuğu atmayı önlemenin ve yemeklere yeni bir lezzet katmanın haricinde bütün limon kullanmanın temel avantajı nedir? Limon kabuğu limon suyundan 5-10 kat daha fazla vitamin içerir. Ve siz genellikle kabuğu atıyorsunuz. Ancak şimdi, basit bir şekilde tüm limonun dondurulması ve ardından yemeklerin üzerine serpilmesi işleminin ardından tüm bu besin maddelerini tüketebilir ve daha sağlıklı olabilirsiniz. Limon kabuğu, vücuttaki toksik elementlerin yok edilmesinde güçlü bir indirgeyici ajandır. Yıkanan limonu dondurucuya koyun ve ardından her gün yemeklerin üzerine rendeleyin. Bu, yiyeceklerinizi daha lezzetli, hayatınızı daha sağlıklı ve daha uzun hale getirmenin anahtarıdır! Bu Limonun muhteşem Sırrıdır! Limon (Citrus), kanser hücrelerini öldüren harika bir üründür. Ayrıca kemoterapiden 10.000 kat daha güçlüdür. Böylece, limon kabuğunun hoş aromasının yanı sıra, limon suyundan 10 kat daha fazla vitamin içerdiği ve vücuttaki toksik elementlerle savaşmaya yardımcı olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat en önemlisi, limon kanser hücrelerini öldürmektedir. Neden biz bunu bilmiyoruz? Çünkü büyük şirketler, onlara inanılmaz karlar getiren sentetik analogların üretimi ile ilgileniyorlar. Gelirlerini tehlikeye atmamak için, limonun mucizevi özelliklerini gizli tutuyorlar. Limon ağacının bileşenleri, kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatmak için yaygın olarak kemoterapide kullanılan Adriamycin’den 10.000 kez üstündür. Ve en önemlisi, limon özü ile yapılan terapi sadece kötü huylu hücreleri yok eder. Yan etkisi olmadığı için limonları dondurun, rendeleyin ve sağlık için tüketin! Bu bilgilerin kaynağı heyecan vericidir. Bu bilgiyi, 1970’ten bu yana 20’den fazla laboratuvar testinin yapıldığını ve basit limonun, kolon, meme, prostat, akciğer ve pankreas kanseri gibi 12 türdeki kanser hücresini öldürdüğünü söyleyen, dünyanın en büyük ilaç üreticilerinden biri verdi… Ve daha da şaşırtıcı olan, limon özü ile yapılan tedavi türü, yalnızca malign kanser hücrelerini yok eder ve sağlıklı hücreleri etkilemez.   Haber Yazı: Halil İbrahim Kambak
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.