Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Kisecik Belediyeyi Uzunca Değerlendirdi

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
26 Nisan, 2016 09:58 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:05
Okuma Süresi: 6dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

MHP Çubuk İlçe Başkanı Adem Kisecik, Çubuk belediyesinin iki yıllık çalışmalarını değerlendirerek: “Ben yaptım oldu mantığı ile belediyeyi yönetiyorlar. Şeffaf belediyecilik sözde kaldı” dedi. Kisecik yaptığı değerlendirmede “ Çubuk Belediye Başkanı Tuncay Acehan ve ekibi görev süresinde iki yılını doldurdu. Belediye başkanlığına aday olduğunda Çubuk halkının karşısına çıkarken ortaya koyduğu seçim beyannamesinde belirttiği yapacağı icraatlardan hangisini hayata geçirdi. ÜÇ DÖNEMDİR AKP’Lİ BELEDİYELER GÖREVDE Kisecik öncelikle şunları bir ortaya koymak gerekir. AKP’nin kuruluşundan bugüne kadar belediye 3 dönemdir AKP’li belediye başkanları tarafından yönetilmektedir. Halkın tercihidir, saygı duymak gerekir. Ancak geçen bu dönemlerin analizini yaptığımızda iktidar ve büyükşehir belediyesi AKP’de olduğu halde ilçemizde elle tutulur bir hizmetin yapılmadığını görüyoruz. Adem Tuğluca ve Lokman Özden dönemi de dahil belediyenin asli görevlerinden başka ilçeye kalıcı bir hizmetin yapıldığını kim söyleyebilir. Şunu diyebilirler. Yol açtık, asfalt attık su getirdik. Bunları da halkın parasıyla yaptın. Vatandaşa binlerce lira asfalt parası tahakkuk ettirdin, malına mülküne haciz koydun. Atılan asfaltlarda yağan her yağmurda göle dönüşüyor. Yapılan logarlar asfalttan 5 cm yukarıda plansız programsız. Demek istediğim sosyal kültürel,ekonomik alanda kalıcı ilçeye getirisi olan bir hizmet yapıldı mı? ŞEFFAF BELEDİYECİLİK SÖZDE KALDI Belediye Başkanı Acehan seçimlerden önce “Siz oylarınızla Şehrül Emin mazbatasını verdikten sonra ilk bir ay içerisinde kurumsal gözden geçirme ve stratejik çevre analizi yapacağız. Bu kapsamda projelerimizi günlük altı aylık bir yıllık ve beş yıllık eylem planları şeklinde hayata geçireceğiz” şeklindeki açıklaması ilk seçim beyannamesinin ilk maddesidir. Geçen iki yıla baktığımızda belediyecilikte kurumsallaşan ve şeffaflaşan hiçbir şey yok. Belediye seçilmişlerin değil, yine geçmiş dönemlerde olduğu gibi “biz hancı, onlar yolcu” sözüyle hantal bürokrasinin yönetiminde aynı hamam, aynı tas devam ediyor. Belediye başkan yardımcıları, bürokratlar arasında birlik ve beraberlik yok. İki yıldır da görüldüğü gibi ortaya konan ne bir proje nede bir ekip var. Vatandaşın şikâyetleri her geçen gün artıyor. İMAR EVLERE ŞENLİK Geçmişten bu yana hep kanayan bir yara olan imarda hiçbir değişiklik yok. Mühendislerin ve mimarların bulunduğu imar müdürlüğüne hala bir teknisyen müdürlük yapıyor. İmarın başına atanan başkan yardımcısı imardan anlamıyor, memur ne derse o. Çevremizdeki diğer illerde yıllardır 8-10 katlı binalar yapılırken Çubuk’ta hala 4 katlı binaları 5 kata, 3 kata izin olan yerleri 4 kata çıkaramıyoruz. YÜZLERCE VATANDAŞ MAHKEMELİK 2004 yılında büyükşehir sınırlarına dahil olmasına rağmen ilçenin dibindeki mahalleye dönüştürülen 4 bin nüfuslu Akkuzulu’nun imarını bitiremeyen ve mahalleye dönüştürülen köylerin yıllardır yapılamayan imarları yüzünden vatandaş mağdur ediliyor. Yüzlerce vatandaş köyden mahalleye dönüştürülen yerleşim yerlerinde kaçak inşaat ve imar kirliliğinden dolayı ceza kesen ve mahkemeye sevk ederek vatandaşın hapis cezaları almalarına neden olan bir imar müdürlüğü var. Komşu ilçelerde bahçe turizmini geliştirmek için bahçe alan vatandaşlara bu konuda belediyeler yardımcı olurken Çubuk belediyesi işin kolaycılığına kaçarak vatandaşlara ceza kesiyor, mahkemeye sevk ederek hapis cezaları ile karşı karşıya bırakıyor. EKONOMİ BİTME NOKTASINA GELDİ Komşu ilçelerde ekonomik yönden hızlı gelişmeler yaşanırken ilçemizde 3 dönemdir AKP’li belediyeler döneminde ekonomi bitme noktasına geldi. Çubuk işsizlerin ve emeklilerin yaşadığı bir ilçe durumuna düştü. Yatırımcıları teşvik yerine kovaladık. Geçmişte Söğüt seramik ilçede fabrika kurmak istedi o zamanki AKP’li yöneticiler yer vermediler. Başka ilçelere gitmesine sebep oldular. Tuncay Acehan döneminde lastik fabrikası için yer vermediler. Başka yerlere kaçmasına sebep oldular. İşletmelerin ilçeye kurulmasıyla işsizliğin giderileceği ilçemizde insanlarımız bugün 5 bin nüfuslu ilçelerden medet beklemeyeceklerdi. Her sabah binlerce insanımız başka ilçelere çalışmaya gitmek zorunda kalmayacaktı. Bugün ilçemizden 5 nüfuslu komşu ilçe Şabanözü’ne insanlar çalışmaya gidiyor. TURİZM, KÜLTÜRVE SPOR SINIFTA KALDI Tuncay Acehan’ın seçim beyannamesinde dile getirdiği turizm, kültür ve sportif alanlardaki vaatler önceki AKP’li belediye başkanları tarafından da seçim beyannamelerinde gündeme getirilmişti. Ne yazık ki,  geçen üç dönemdir bu konularda bir arpa boyu yol katledilmedi. Kat edilemediği gibi eldeki mevcut alanlarda kaderine terk edildi. İlçenin stadı 8 yıldır kaderine terk edildi. Şu anda ancak bir çalışma başlatılabildi. 3 dönemdir AKP’li belediye başkanlarının seçim beyannamelerinde yüzme havuzları, spor alanları ve kültürel etkinlikler için büyükşehir ve Gençlik Spor bakanlığı ile işbirliği yapılarak ilçeye kazandırılacak hizmetler yer almasına karşılık yapılan hiçbir şey yok.  Hamam mı üç dönemdir seçim beyannamelerinde var ama hala hayal olmaktan öteye gidemedi. Yapılan ne var 3 dönemdir. Stadı yok, yüzme havuzu yok, hamamı yok. Kültürel etkinlikler için salon yok. Sadece seçim bilgilerinde kalan vaatler var. Amatör spora yeteri kadar önem verilmiyor. İlçenin tanıtımında büyük rolü olan Çubukspor’un durumu ortada. Beş veya 6 civarında amatör spor kulübü olmasına rağmen bu kulüplere yeteri kadar destek sağlanmıyor. Türkiye genelinde yapılan müsabakalara 10-15 sporcu ile katılabilecek kulüpler imkânsızlar ve destek verilmediği için çoğunlukla kendi imkanları ile 2-3 sporcu ile katılabiliyorlar. Gençler sportif faaliyetlere yönlendirilmesi gerekirken sokağa teslim ediliyor. Belediyenin elindeki son model minibüsler ise bu çocuklardan çok meclis üyelerinin gezilerinde kullanılıyor. TOPLU TAŞIMA BAŞLI BAŞINA SORUN İlçemizden Ankara’ya günde binlerce insan sabahın erken saatlerinde çalışmaya giderken toplu taşıma araçlarının kullanışsız olmasından dolayı seyahat değil, işkence çekiyor. Geçen iki dönemdeki belediye başkanları bu konulara seçim beyannamelerinde yer verdiler. Hatta seçim çalışmalarında vatandaşa şirin görünmek için bu otobüslere binerek sıkıntıyı gördüklerini belirterek sorunu çözeceklerini vaat ettiler. Ne oldu. Yine aynı hamam aynı tas devam. Tuncay Ücehan bu sorunun çözüleceğini seçim beyannamesinde belirtmesine rağmen iki yol oldu değişen hiçbir şey yok. Hani üçlüydünüz güçlüydünüz. İktidar sizde büyükşehir sizde ama on beş yıldır vatandaş hala aynı çileyi çekiyor. Söz verdiniz bu sözü niye çözemediniz? TURİZM LAFTA KALDI Hayvancılık ve tarımdan sonra ilçenin en büyük gelir kaynağı olacak turizmde yılan hikâyesine döndü. Hayvancılık ve tarım bitirildi. Turizm sözde kaldı. 3 dönemdir AKP’li belediye başkanlarının bu konuda bir arpa boyu yol kat etmedikleri gibi eldeki değerlerin gitmesine de göz yumdular. Seçim beyannamelerinde Çubuk vadisi projesi hep yer aldı ama hep kâğıt üzerinde kaldı. Süleyman Haksever ve Mustafa Gökmen zamanında yapılan Yeşil Çubuk Parkından öteye gidemedi. Gidemediği gibi eldekiler korunamadı. Bir önceki belediye başkanının döneminde güzelim doğa harikası kepçelerle tarumar edilerek dere yatağı hafriyat alanına dönüştürüldü. Tabiat güzelliği mahvedildi. KARAGÖL YILLARDIR KADERİNE TERKEDİLDİ İlçenin en güzel tabiat varlığı olan Karagöl yıllardır kaderine terk edildi. Vatandaşın tatil günlerinde piknik için geldiği alanda ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir ortam bu zamana kadar oluşturulmadı. Yayla turizmini geliştireceklerini her platformda dile getiren AKP’li başkanlar 3 dönemdir bu konuda hiçbir çalışma yapmadılar. Sözleri yıllar geçmesine rağmen seçim beyannamelerinde kaldı. Şu anda büyükşehre devredilen Karagöl 2 aylık bir tadilata alındığı ve girişin yasaklandığı belirtiliyor. İnşallah yapılacak çalışmalarla turizm alanında ilçemize büyük getirisi olur temennisindeyiz. Agat Taşı projeleri altında yapılan çalışmalar sadece proje bazında kalarak birilerine getiri olarak dönmüştür. İlçenin tanıtımında çok cüzi gelirlerin peşine düşülmüştür. İlçede kısır çekişmelere yol açmıştır. HAYVANCILIK BİTİRİLDİ Et deyince Ankara’da Çubuk akla gelirken bugün dışarıdan hayvan getirmeye başladık. Esenboğa havaalanına koku gidiyor, bahanesiyle birçok üretici ilçemizden kaçmıştır. Yöneticiler olumludan çok olumsuza yönelerek et sektörünü başka ilçelere kaptırmıştır. Üretici zor durumda kalmasına rağmen kalıcı çözümler üretilememiştir. Organize Hayvancılık Sanayi bölgesi ise yılan hikayesine dönmüş. Ne olacağı ne zaman biteceği belli değil. İlçeye büyük katkısı olacağı düşünülen Özlüce deki termal su kaynakları AKP’li belediye başkanlarının şahsi çekişmeleri sonucu adeta yok pahasına büyükşehir belediyesine adeta hediye edilmiştir. AKP’li belediye başkanlarının görev yaptıkları zaman içerisinde Askerlik Şubesi, Gazi Üniversitesi, araç muayene istasyonu yerel yöneticilerin vurdumduymazlığı neticesinde ilçemizden başka ilçelere kaçmıştır. RAYLI SİSTEM HAYAL OLDU Son yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı gibi raylı sistemin ilçemize gelmesi de hayal oldu. Esenboğa havalimanını kadar yapılacak olan metronun Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde son bulacağı yetkililer tarafından basında açıklandı. Buradan da anlaşılıyor ki metronun Çubuk’a gelmeyecek olmasıdır.  Bu konudaki en büyük zafiyette iktidarın temsilcisi ilçe yöneticileri ile belediye başkanı ve ekibinindir. ŞEFFAF BELEDİYECİLİK SÖZDE KALDI Mevcut belediye başkanı seçim beyannamesinde şeffaf ve katılımcı belediyecilikten bahsediyor. Görüyoruz ki hazırlanan faaliyet raporlarında tam bir şeffaflık yok. Denetim raporlarını hazırlayan meclis üyelerinden bürokratlardan istedikleri evrakları alamadıkları şikayetlerini duyuyoruz. Belediye çalışmalarının birçoğundan belediye meclis üyelerinin haberlerinin olmadığını biliyoruz. Şeffaf belediyecilik anlayışının sadece seçim beyannamelerinde kaldığını görüyoruz. VATANDAŞIN GAYRİMENKULLERİNE HACİZ KOYDULAR Seçimlerden önce vatandaşa tahakkuk ettirilen asfalt paralarını beş yıl ertelediklerini söyleyenler ne yazık ki seçimden sonra vatandaşların gayrimenkullerine haciz uygulayarak vatandaşa verdikleri sözleri tutmadılar. Vatandaş evini arsasını satmaya gittiğinde tapuda hacizlerle karşılaşıyor. Ankara’ya gidiyor asfalt parasını ödediği gibi 27 TL’de kargo parası ödemek zorunda kalıyor. İki yıldır bir yatırım yapmayan Çubuk belediye Başkanı Tuncay Acehan tasarruf tedbirleri uyguladık demekten başka bir icraatını halka anlatamıyor. Bunu kendisi de itiraf ediyor. Nisan ayı meclis toplantısında bugüne kadar hiçbir yatırım yapamadık ama 2016 yılından itibaren yatırımlara başlayacaklarını söylüyor. Belediye binası, pazaryeri projesi, kültür merkezi projeleri olduğunu dile getiriyor. Biz muhalefet partisi olarak bunların takipçisi olacağız. Sorunların çözümünde bize düşen bir görev olduğunda dün olduğu gibi bugünde elimizi taşın altına koymaya hazır olduğumuzu söylüyoruz. BEN YAPTIM OLDU MANTIĞI İLE HAREKET EDİLİYOR Belediye yönetiminde Başkan Acehan belediye çalışmalarını yanındaki birkaç kişi ile paylaşarak götürmeye çalışıyor. Belediye meclis üyeleri ile paylaşmadığını yapılan işlerden birçok meclis üyesinin haberinin olmadığına şahit oluyoruz. İki yıldır “ben bilirim, kimseye hesap vermem “ düşüncesiyle iki yıllık çalışmalar hakkında kamuoyuna bilgi verilmediği gibi seçim zamanı kapı kapı dolaşıp halktan oy isteyen Tuncay Acehan bugün oyunu aldığı halka bilgi vermekten kaçınıyor. İki yıl zarfında kamuoyunda, basında yapılan icraatlar ve bundan sonra yapacağı çalışmalar hakkında bilgi verdiğini görmedik. Ancak meclis toplantılarında çalışmalara 2016 yılından itibaren başlayacağız dediğini biliyoruz” diye konuştu.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.