Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Ticarette Önemli 4 Açıklama

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
24 Mayıs, 2016 11:48 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:05
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ticarette Günahtan Kaçmak İçin Başlıca Dört Şey Yapmamak Lazımdır:

1- Satılan malı, aşırı övmemelidir!

Çünkü hem yalan söylemiş, hem aldatmış, hem de zulmetmiş olur. Hatta doğru olarak da, müşterinin bildiği şeyi söylememelidir! Çünkü bu da faydasız söz olur. Kıyamette her sözden sual olunacaktır. Yemin ile satmaya gelince, yalan yere yemin etmek haramdır. Yani büyük günahtır. Doğru yemin ederse, az bir şey için Allah Teâlâ’nın ismini söylemek saygısızlık olur.

Hadis-i şeriflerde buyruldu ki: (Alışveriş yaparken, vallahi böyledir, billahi öyle değildir diye, yemin eden kimseye ve “bugün git, yarın gel” diyerek sözünde durmayan sanatkâra yazıklar olsun!) [Deylemi]

(Malını yemin ederek beğendirmeye çalışan kimseye kıyamette merhamet edilmez.) [İ.Gazali]

(Esnafın, pazarcının çoğu fecirdir! Çünkü çok yemin ederek, yalan söyleyerek günaha girerler. Alışverişleri de helal olmaz.) [Hakim]

(Bir esnaf, verdiği sözde durur, alacaklısını sıkıştırmaz, malını fazla övmez ve yalan söylemez ise, kazancı ona mübarek olur.) [Deylemi]

2- Malın kusurunu gizlememelidir!

Malın ayıbını, kusurunu müşteriden gizlememeli, hepsini, olduğu gibi göstermelidir! Kusuru gizlemek, hıyanettir. Hadis-i şerifte buyruldu ki:

(Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru bilip söylememek de, kimseye helal olmaz.) [Hakim]

Malın iyi tarafını göstermek, kötü tarafını gizlemek zulüm, hile olur.

“Bizi Aldatan Bizden Değildir” Hadisi Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiştir.

Resulullah (s.a.v.), bir ekin yığınına uğramıştı.

Efendimiz, buğday satan bir köylünün buğdayına, mübarek parmaklarını sokup, yaş olduğunu görünce, sebebini sordu.

Ekin sahibi: “Ey Allah'ın resulü! Ona yağmur isabet etti” dedi.

Resulullah (SAV): “O ıslak kısmı insanlar görsün diye ekinin üstüne koysaydın ya! Hile yapan aldatan benden değildir” buyurdu.

Açıklama: Hadis; malını değerli göstermek, onu satabilmek için hile yapmanın caiz olmadığını göstermektedir. Müslüman kişi, malın iyi tarafını üste getirip kötüsünü altına saklayamaz. Malının altı üstü ve içi dışı aynı kalitede olmalıdır. Yoksa yaptığı sahtekârlık olur. Bu ise caiz değildir.

“Benden değildir” ifadesi; bizim yolumuza, ahlakımıza, ilmimize, amelimize ve güzel gidişatımıza uygun olmayıp başka bir yol üzerindedir. Çünkü bir kimseye hile yapan ve onu aldatan kimse Peygamber (SAV)'e uymayı ve onun yoluna sarılmayı terk etmiştir.

Şunu bilmeli ki, hile ile rızık artmaz, aksine malın bereketi gider. Hile ile azar azar biriktirilen şeyler, ansızın gelen bir felaketle, birdenbire giderek geride yalnız günahları kalır. Bir sütçü, süte su katardı. Bir gün, ansızın sel gelip, ineği boğdu. Adam şaşkın bir halde iken, çocuğu, “Süte kattığımız sular birikerek, gelip ineği götürdü” dedi. Hadis-i şerifte buyruldu ki:

(Ticarete hıyanet karışınca, bereket gider.) [Müslim]

Bereket demek, az malın çok faydası olmak, çok işe yaramak demektir. Az bir mal, bereketli olunca, çok kimsenin rahat etmesine, çok iyi işlerin yapılmasına yarar. Bereketli olmayan, çok mal vardır ki, sahibinin dünyada ve ahrette felaketine sebep olur. O halde, malın çok olmasını değil, bereketli olmasını istemelidir! Hadis-i şerifte buyruldu ki:

(La ilahe illallah diyen, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, Allahü Teâlâ’nın gazabından, azabından kurtulur. Dini bırakıp, dünyaya sarılırsa, kelime-i tevhidi söyleyince, Allahü teâlâ, yalan söylüyorsun buyurur.) [Beyheki]

3- Ölçüde, tartıda hile yapmamalıdır!

Kur’an-ı kerimde mealen buyruluyor ki:  (Verirken noksan, alırken fazla ölçene acı azaplar yapacağım.) [Mutaffifin 1]

Hadis-i şeriflerde buyruldu ki: (Alışveriş ettiğin zaman de ki: "Dinimizde aldatma yoktur.") [Buhari]

(Muamelesinde hilekârlık eden bizden değildir.) [Buhari]

(Malının kusurunu gizleyene Allahü Teâlâ gazap eder, melekler de lanet eder.) [İ Mace]

(Ölçü ve tartıda hile yapılınca, mahsullerde noksanlık baş gösterir.) [Taberânî]

Büyüklerimiz, her aldıklarını biraz noksan, verdiklerini de, biraz fazla ölçüp, (Bu az fark, Cehennem ile aramızda perdedir. Cenneti, birkaç liraya satanlar ve birkaç lira için, Cehennem azabını hak edenler, ne kadar ahmaktır) derlerdi. Malın iyisi ile kötüsünü karıştırıp, hepsini iyi diye satmak haramdır.

4- Satış fiyatında hile yapmamalıdır!

Peygamber efendimiz, (Müslümanların, şehre mal getiren köylüleri karşılayıp piyasa fiyatını gizleyerek, ucuz satın almalarını) yasakladı. (Müslim)

Piyasayı bilmeyenlere yüksek fiyatla mal satmak da haramdır. Hatta, acemi olup, ucuz satan veya pahalı alanlar ile alışveriş etmemelidir! Piyasadaki fiyatı bunlardan gizlemek günahtır. Müşteriye doğru söylemeli, hile yapmamalıdır! Malda bir arıza oldu ise, haber vermelidir! Malı, akraba veya ahbabından, ona yardım olsun diye yüksek fiyatla aldı ise, müşterisine bunu söyleyerek, doğru değerini bildirmelidir! Mesela, on lira etmeyen malı, on liraya aldı ise, o malı satarken, on liraya aldığını söylememelidir! Ucuz aldığı bir malın fiyatı yükselip pahalı satıyor ise, aldığı fiyatı söylemelidir! Hıyanet yapmaktan kurtulmak için, herkes, kendine yapılmasını istemediği şeyleri, başkalarına yapmamalıdır! Çünkü, herkes, dikkat ile, pazarlıkla uğraşarak, tam değerini verip aldığını sanır. O halde, aldatarak satmak, hıyanet ve dolandırıcılık olur.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.