Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

AB’li Konuklar, Başkan Özden’i Ziyaret Etti

MÜFİT ONBAŞI tarafından
16 Mart, 2012 19:27 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:07
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

'Grundtvig', 'Learn to Integrate Families into Enviroment' (Ailelerin Çevreye Entegrasyonu Öğrenmesi) programı kapsamında, Pursaklara gelen Yunanistan, Portekiz, İtalya ve Romanya'dan gelen 41 kişilik grup Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden'i ziyaret etti.

Pursaklar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütülen AB Hayat Boyu Öğrenme 'Grundtvig', 'Learn to Integrate Families into Enviroment' programı kapsamında Türkiye'ye gelen Yunanistan, Portekiz, İtalya ve Romanya'dan oluşan ve aralarından Yunanistan'ın Drama İli Paranesti İlçesinin Belediye Başkanı Nıkolaoe Kayıaoylov-un da bulunduğu 41 kişilik grup, Belediye Başkanı Lokman Özden'i makamında ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundular.

Gruba ilçede sürdürülen çalışmalar hakkında bilgi veren Başkan Özden, ilçenin her geçen gün büyüyen ve gelişen bir ilçe olduğunu söyledi.

Kurulan yeni Üniversite ile eğitim kenti olma yolunda hızla ilerlediklerini anlatan Başkan Özden, "Öncelikle ülkemize ve ilçemize hoş geldiniz. İlçemiz son yıllarda hızla gelişen ve büyüyen bir ilçedir. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ile birlikte ilçemizde 25 bin öğrenci eğitim alacak. Bu öğrencilerin yüzde 25'ini yurt dışından gelen öğrenciler oluşturacak. Belediye olarak eğitime ve eğitim ile ilgili tüm projelere katkı vermekteyiz. Gelişmişliğin en büyük göstergesi elbette eğitimdir ve biz bunun bilincindeyiz" diye konuştu.

Yunanistan'ın Drama İli Paranesti İlçesi Belediye Başkanı Nıkolaoe Kayıaoylov'da bu diyaloğun ikili ilişkileri geliştirmesini ve ilerletilmesini çok istediğni belirterek, Çubuk ilçesini ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Birçok değerlerinin Türklerle aynı olduğunu ifade eden Nıkolaoe Kayıaoylov, Çubuk'ta çok iyi karşılandıklarını, çok iyi ve içten bir belediye başkanı ile tanışmaktan son derece memnun olduğunu söyledi.

Nıkolaoe Kayıaoylov, "İlçenizde olmak ve sizleri tanımak bizleri çok mutlu etti. Gelişmiş gayet modern ve insanları candan ve sevecen bir ilçeniz var. Bizlerde sizleri ilçemizde misafir etmek isteriz. Bu diyaloğun ikili ilişkilerle geliştirilmesini ve ilerletilmesini çok istiyorum" diye konuştu.

Daha sonra heyette bulunan konuklar geldikleri ülke ve şehirleri tanıttılar. Çeşitli ikramların ardından heyet Kıbrıs Caddesi'nde bulunan Çubuk Agat taşı işletmesini gezerek alış veriş yaptı.

Grup daha sonra Çubuk 2 Barajını gezerek, Yayla Karadeniz Lokanta'sında Türk balık yemeği ve Çubuk yöresel yemeklerini tattılar.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.