Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Baş müzakereci Egemen Bağış’lamıyor

MÜFİT ONBAŞI tarafından
09 Mart, 2012 19:22 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:07
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış, AB içindeki muhataplarına da, muhatabı olmadığı halde muhatapmış gibi davrananlara da, bir hadsizlik ettiklerinde haddini bildirmeyi sürdürüyor.

IRKÇININ MÜNASİP YERİ

Bunun birçok örneği var ama şu hiç unutulmaz arasında:

Gerçek bir Türk ve Türkiye düşmanı olarak nam salan, Hollandalı aşırı sağcı parlamenter Barry Madlener, Brüksel'de 67. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısına katılan AB Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış’ı çileden çıkaran bir konuşma yapmış ve Türkiye’de bir mizah dergisinde yayınlanan, “Allah Yok, Din Yalan” yazısıyla tartışmalara yol açan, çerçeveli bir karikatürü kendisine vermek istemişti.

Bu arada ortamın gerilmesi üzerine KPK Eş başkanı Aziz Demirkan, ayağa kalkarak, Madlener’in Bağış’a ulaşmasını engellemiş, Madlener bunun üzerine Müslümanları aşağılamayı hedef alan karikatürü Demirkan’a uzatmıştı…

Bu sırada Bakan Bağış, Demirkan’a seslenerek, “Aziz Bey, almayın, almayın” talimatını vermiş ve Madlener’e İngilizce olarak, “Onu münasip bir yerine koy” diye seslenmişti.

KIBRIS VE TÜRKİYE

Televizyon ekranlarına da yansıyan bu çıkışın ardından, Bağış, son bombasını Kıbrıs konusunda patlattı ve "KKTC, Türkiye'ye bağlanabilir" dedi.

Ortalık ayağa kalktı!

Halbuki, Kıbrıs’ta çözüm için her türlü seçeneğin masada olduğunu hatırlatmış ve çözümsüzlük üzerine politika geliştiren Rumların tutumuna dikkat çekmişti.

Londra ziyareti sırasında Kıbrıs gazetesine konuşan Bağış, sözlerini istismar edilmesinin ardından AA’ya çok net bir açıklama daha yaptı ve dedi ki:

“Bizim tek amacımız Ada'da iki tarafın da üzerinde uzlaştığı bir çözümün ortaya çıkması ve AB Dönem Başkanlığını Temmuz ayında Birleşik Kıbrıs Devleti'nin üstlenmesidir. Ama çözüme ulaşılmazsa da bizim için bütün alternatifler değerlendirilmeye açıktır. Orada da gazeteci arkadaşımız KKTC'nin Türkiye'ye bağlanmasının söz konusu olup olamayacağını sorunca ben bunun da bir alternatif olabileceğini söyledim. Biz şu anda Kıbrıs'ta yeni bir politikayı hayata geçiriyor değiliz. Bizim tek hedefimiz bir an evvel çözüme ulaşılmasıdır. Ama çözüme ulaşılamadığı takdirde kimse Türkiye'den KKTC'yi yalnız başına bırakmasını da bekleyemez. Maalesef KKTC içerisinde Türkiye'nin KKTC'yi yalnız bırakmasını isteyen siyasetçiler kalkıp anavatanlarının bir bakanı üzerinden siyasi rant devşirme peşine düşüyorlar. Ben bu çabaların Kıbrıs Türk halkı tarafından rağbet görmeyeceğini ve Kıbrıs Türk halkının genel görüşünü yansıtmadığı kanaatindeyim.”

RUM ŞOVUNA İZİN YOK

Bakan Bağış, temmuz ayında AB dönem başkanlığını alacak olan Kıbrıs Rum yönetiminin muhatap alınıp alınmayacağı konusunda iki hususa da dikkat çekti.

Bağış, bu dönemde Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve aday ülkelerle ilişkilerin süreceğini ancak Rum yönetimini görmezden gelineceğini söyledi.

Aday ülkelerin dönem başkanlarıyla muhatap olmalarını gerektirecek iki tür toplantı olduğunu söyleyen Bakan Bağış, bunlardan birinin Ortaklık Konseyi Toplantısı, ikincisinin de fasıl açma ve kapama törenleri olduğunu hatırlattı.

Ortaklık Konseyi Toplantısına, Fransa gibi ülkelerin dönem başkanlıklarında da katılmadığımızı belirten Bağış, Rumların ‘fasıl şovuna neden izin vermeyeceğimizi de şöyle anlattı:

“Türkiye son üç dönem başkanlığında hiçbir faslı açmadı. Bunun nedeni de Rum yönetiminin ortaya koyduğu şımarık tavırdır. Şimdi kendi dönem başkanlıklarında kendi veto ettikleri fasıllarla ilgili olarak biz vetoyu kaldırdık, Türkiye gelsin karşımıza otursun derlerse bizim de o günlerde toplantılarımızın yoğunluğundan dolayı Brüksel’e gidememe ihtimalimiz ortaya çıkabilir. Bu fasılları bir sonraki dönem başkanlığına erteleme imkanımız doğabilir. Biz kendilerini uyardık, komik duruma düşmesinler. Normal şartlarda tanımadığımız bir ülkenin yetkililerini, sadece birileri onlara artık siz başkansınız dedi diye muhatap alacak değiliz”.

SON SÖZ…

Sayın Bakan’ın ‘Egemen’liğine diyecek yok…

‘Bağış’ konusuna gelince, hiç bağışlamadığını hatırlatmak gerek…

Haber: Dursun ERKILIÇ

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Kanser nezle gibi tedavi edilebilecek

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
14 Aralık, 2025 11:48 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Dünyada kanser olarak bilinen hastalık, 2018 yılında Amerika ve Japonya’dan iki bilim adamı, “immüno-onkoloji” olarak adlandırılan yeni bir onkoloji tedavi yöntemi için tıpta Nobel Ödülü alması ile bambaşka bir yöne çevrildi.

Çok tehlikeli ve korkunç olarak bilenen kanser, yakın zamanda evde nezle gibi tedavi edilebilir

Bir zamanlar tedavi edilemeyen ve birçok kişinin korkunç acılar içinde ölümüne sebep olan iskorbüt hastalığı tedavi edilemiyor ve her hangi bir ilacı yoktu. Ancak daha sonra bu hastalığa C vitamini eksikliğinin yol açtığı ortaya çıkmıştı. Bugün iskorbüt hastalığına hiç kimse yakalanmıyor. Öyle görünüyor ki, korkunç ve ölümcül bir hastalık olan “kanseri” de aynı kader bekliyor. Bunun nedeni, işlenmiş gıdaların kullanımı ve vitamin eksikliğidir. İnsanların bunu önceden bildiği, fakat kar etme tutkusundan dolayı sessiz kaldığı düşünülünce dehşete kapılmamak mümkün değil. Bugün aldığım bilgiye karşı farklı tutum gösterilebilir, ancak ben sadece sizinle paylaşmak istedim, unutmayın; “Kanser” denen bir hastalık yoktur. Kanser, sadece B17 vitamini eksikliğinden başka bir şey değildir. Ağır yan etkileri olan kemoterapi, ilaç tedavisi ve ameliyatı kabul etmeyin! Eski zamanlarda denizcilerin iskorbüt hastalığından müzdarip olduklarını hatırlayın, birçok kişi bu hastalıktan ölüyordu! Bazı kişiler de bundan sürekli kazanç elde ediyordu. Daha sonra ise iskorbütün sadece C vitamini eksikliğinden kaynaklandığını ortaya çıktı. Yani bu bir hastalık değildi! Kanser de aynı şey. Sömürgeciler ve insanlığın düşmanları tam bir kanser endüstrisi inşa ettiler ve çok büyük paralar kazanıyorlar.

Kanserin önlenmesi ve tedavisi hakkında bilmemiz gerekenler

Onkoloji endüstrisi II. Dünya Savaşından sonra büyümeye başladı. Kanserle mücadele etmek için her hangi bir prosedüre, tedavi kürlerine ve masraflara gerek yok! Bunların hepsi, sömürgecilerin ceplerini doldurmak içindir, çünkü kanser tedavisi uzun zaman önce bulunmuştur. Kanser sadece B17 vitaminin eksikliği olduğundan, her gün 15-20 kayısı çekirdeği tüketmemiz yeterli olur. Buğday filizi (tomurcukları) yiyin. Buğday filizi müthiş bir kanser ilacıdır. Bu, tüm kanser önleyici maddelerin en güçlüsü olan sıvı oksijenin ve laetril’in en iyi kaynağıdır. Bu madde, B 17 vitaminin (amigdalin’in) özüdür ve elma çekirdeklerinde bulunur. “Kanserin Ölümü” adlı kitabında Doktor Harold Manner, letril’in etkisinin kanser tedavisinde  % 90’ın üzerinde olduğunu yazmıştır!*

Amygdalin (B 17 Vitaminin) kaynakları

Tohum veya meyve tohumları doğadaki B 17 vitamininin konsantrasyon halidir. Bu, elma, kayısı, şeftali, armut ve kuru erik çekirdeklerini kapsıyor.  Fasulye filizi, mercimek filizi, lima fasülyesi ve bezelye gibi baklagiller ve tahıllar. Acı badem (doğada en zengin B 17 vitamini kaynağı) ve Hint bademi. Her türlü dut, yabanmersini, ahududu ve çilek. Susam ve keten tohumu.  Yulaf, arpa, kahverengi pirinç, buğday, darı, keten ve çavdar. Bu Vitamin ayrıca mayada, ham pirinçte ve balkabağında bulunur.

Kanser karşıtı ürünlerin listesi

Kayısılar (çekirdekler). Diğer meyvelerin çekirdekleri / tohumları: Elma. Vişne. Şeftali. Kültür eriği. Erik. Armut. Lima fasulyesi. Bulaşık deterjanın ve sıvı sabunun parçacıklarının vücuda girmesi, kanserin başlamasının ana nedenidir.* Bulaşıkları ne kadar iyi durulasanız durulayın, ufak bir deterjan parçası bulaşıkların üzerinde kalır ve vücudunuza girer. Bu zararlı maddeleri tamamen hayatınızdan çıkartmak istemiyorsanız, bunun da basit bir çözümü var. Bulaşık deterjanını (ve sıvı sabunu) sirke ile 50: 50 oranında karıştırın. İşte bu kadar! Artık asla kansere yakalanmayacaksınız! Dondurulmuş limonlar - kansere çaredir Bunu bilmiyor muydunuz? Restoranlar ve kafelerdeki birçok uzman, tüm limonları kullanır veya tüketir ve hiçbir şeyi boşa harcamazlar.* Bütün limonu israf etmeden nasıl mı kullanabiliriz? Son derece basit! Yıkanmış limonu buzdolabınızın dondurucusuna koyun. Limon dondurulduktan sonra rendeyi alın, tüm limonu rendeleyin (kabuğunu soymadan) ve yemeklerin üzerine serpin. Limonu sebze salatalarına, dondurmaya, çorbalara, pilav ve bulgura, makarnaya, spagettiye, pirince, suşiye, balık yemeklerine vs… katın. Bu liste sonsuza kadar devam edebilir. Tüm yemekler beklenmedik bir şekilde, daha önce hiç tatmadığınız lezzetli bir tada sahip olacak. Genellikle limon denince, sadece limon suyu ve C vitamini akla geliyor.  Şimdi Limonun Sırrını öğrendiğinize göre, limonu, bir bardak hazır erişte çorbasında bile kullanabilirsiniz. Kabuğu atmayı önlemenin ve yemeklere yeni bir lezzet katmanın haricinde bütün limon kullanmanın temel avantajı nedir? Limon kabuğu limon suyundan 5-10 kat daha fazla vitamin içerir. Ve siz genellikle kabuğu atıyorsunuz. Ancak şimdi, basit bir şekilde tüm limonun dondurulması ve ardından yemeklerin üzerine serpilmesi işleminin ardından tüm bu besin maddelerini tüketebilir ve daha sağlıklı olabilirsiniz. Limon kabuğu, vücuttaki toksik elementlerin yok edilmesinde güçlü bir indirgeyici ajandır. Yıkanan limonu dondurucuya koyun ve ardından her gün yemeklerin üzerine rendeleyin. Bu, yiyeceklerinizi daha lezzetli, hayatınızı daha sağlıklı ve daha uzun hale getirmenin anahtarıdır! Bu Limonun muhteşem Sırrıdır! Limon (Citrus), kanser hücrelerini öldüren harika bir üründür. Ayrıca kemoterapiden 10.000 kat daha güçlüdür. Böylece, limon kabuğunun hoş aromasının yanı sıra, limon suyundan 10 kat daha fazla vitamin içerdiği ve vücuttaki toksik elementlerle savaşmaya yardımcı olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat en önemlisi, limon kanser hücrelerini öldürmektedir. Neden biz bunu bilmiyoruz? Çünkü büyük şirketler, onlara inanılmaz karlar getiren sentetik analogların üretimi ile ilgileniyorlar. Gelirlerini tehlikeye atmamak için, limonun mucizevi özelliklerini gizli tutuyorlar. Limon ağacının bileşenleri, kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatmak için yaygın olarak kemoterapide kullanılan Adriamycin’den 10.000 kez üstündür. Ve en önemlisi, limon özü ile yapılan terapi sadece kötü huylu hücreleri yok eder. Yan etkisi olmadığı için limonları dondurun, rendeleyin ve sağlık için tüketin! Bu bilgilerin kaynağı heyecan vericidir. Bu bilgiyi, 1970’ten bu yana 20’den fazla laboratuvar testinin yapıldığını ve basit limonun, kolon, meme, prostat, akciğer ve pankreas kanseri gibi 12 türdeki kanser hücresini öldürdüğünü söyleyen, dünyanın en büyük ilaç üreticilerinden biri verdi… Ve daha da şaşırtıcı olan, limon özü ile yapılan tedavi türü, yalnızca malign kanser hücrelerini yok eder ve sağlıklı hücreleri etkilemez.   Haber Yazı: Halil İbrahim Kambak
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.