Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Başbakan 2. Kez Ameliyat Oldu

MÜFİT ONBAŞI tarafından
12 Şubat, 2012 12:23 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:07
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Başbakan 2. Kez Ameliyat Oldu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir süre önce geçirdiği ameliyatın devamı niteliğinde yeni bir operasyon geçirdi. Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Başbakan Erdoğan'a, 26 Kasım 2011'de gerçekleştirilen sindirim sistemi ameliyatının ikinci ve son aşamasını oluşturulan 30 dakikalık bir operasyon daha yapıldığı belirtildi. Açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlık durumunun son derece iyi olduğu ve hafta içinde rutin mesaisine başlamayı planladığı bildirildi. Başbakanlık Basın Merkezinin internet sitesinden Başbakan Erdoğan'ın sağlık durumuna ilişkin yapılan açıklama şöyle: ''Sayın Başbakanımızın 26 Kasım 2011'de gerçekleşen sindirim sistemi operasyonunun ikinci ve son aşaması, yaklaşık 30 dakikalık bir girişimle başarıyla tamamlanmış; başlangıçta planlandığı üzere tedavi bu şekilde nihayete ermiştir. Başbakanımızın sağlığı son derece iyidir. Kendisi, hafta içinde rutin mesaisine başlamayı planlamaktadır.'' Bakanlardan "Merak Edilecek Bir Şey Yok" Açıklaması Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ilk geçmiş olsun dilekleri bakanlardan geldi. Bakanlar, Başbakan'ın sağlık durumunun iyi olduğunu ve merak edilecek bir şey olmadığını söylediler. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, "Başbakanın ikinci aşama ameliyatı başarı ile gerçekleşmiş. Ben dün cuma namazında gördüm kendisini, son derece sağlıklı gözüküyordu. Galiba bu bir rutin operasyondu. Yeniden sağlıklı olduğuna ilişkin haberlere hepimiz milletçe seviniyoruz. Nice sağlıklı hizmet yılları diliyorum kendisine" dedi. Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış da, "Sayın başbakanımızı merak ettiğinizi biliyorum. Gönlünüzü rahat tutun kendisi çok iyi hamdolsun, hiçbir sorun yok. Maalesef Türkiye'de bazı kesimler pireyi deve yapmayı pek iyi bilirler" diye konuştu. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlık durumuna ilişkin bilgi verdi. Çağlayan, "Sayın Başbakanımız haftaya inşallah tekrar yüksek performansına başlayacak'' dedi. Çağlayan, "Sayın başbakanımız zannediyorum önümüzdeki hafta yüksek performansına başlayacak. Bizde kendisine hemen ilk fırsatta teşvikle ilgili sunumu yapacağız ve sayın başbakanımıza yaptığımız sunumdan sonra inşallah sayın başbakanımızın liderliğinde tüm Türkiye ve dünyaya ilan edeceğiz. Son derece sağlıklı, son derece sağlığı yerinde.... Arkasında o kadar dua olan bir insanın evel Allah sağlığı konusunda hiç bir sıkıntı olmaz.''  diye konuştu.trt
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.