Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Başkan Özden Yapılan Hizmetleri Anlattı

MÜFİT ONBAŞI tarafından
14 Temmuz, 2012 14:16 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:07
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Çubuk Belediyesi'nin, yol açma, genişletme, asfaltlama ve üst yapı çalışmaları devam ediyor.

Yaz döneminin gelmesi ve havaların ısınması ile çalışmalara yoğunluk veren Çubuk Belediyesi, Çubuk’u adeta dev bir şantiyeye çevirdi.

Yaz döneminin gelmesi ve havaların ısınması ile çalışmalarına yoğunluk veren Çubuk Belediyesi ekipleri ilçe genelini adeta dev bir şantiyeye çevirdi. İlçenin değişik noktalarında aynı anda yol açım, genişletme, tamirat, asfaltlama ve üst yapı çalışmalarını sürdüren ekipler, çalışmaları dört koldan sürdürüyor.

Aynı anda birçok mahallede birden fazla çalışma yürüten ekipler, özellikle ilçenin kanayan yarası olan dar sokakları ve caddeleri genişletme çalışmalarına ağırlık veriyor.  Atatürk Mahallesi Mevlana Caddesi, Barbaros Mahallesi Karagöl Caddesi, Erkan Sokak, Yavuz Selim Mahallesi İzzet Korman Sokak ile Samur ve Başak Sokaklarda çalışmaların devam ettiğini söyleyen Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden,  çalışmaların ihtiyacı öncelikli olan yerlerden başlanılarak hızla devam ettiğini belirtti.

Yol açma ve genişletme çalışmalarıyla birlikte çevre düzenlemelerine de ağırlık verdiklerini anlatan Başkan Özden, ilçenin en önemli yerlerinden olan Pazar yeri düzenlemesinin de devam ettiğini kaydederek, ’’Ekiplerimiz Mevlana Caddesi’nde çalışmalarını sürdürüyor. İmar durumuna göre tüm sokaklarda ki yola müdahil olan kaldırım ve binalar önündeki çıkıntılar yıkıldı. Yol kodları alındı, gerekli eğim verildi ve o eğime göre dolgu yapıldı. Ayrıca Pazar alanı olarak kullanılan ve Pazar haricinde atıl vaziyette duran tuhafiyecilerin bulunduğu yer yıkılarak yola dahil edildi. Yolu işgal eden benzinlik duvarları geriye alınarak yol hizasına çekildi. Mevlana ile Atatürk Caddesi’nin kesiminde ki köprü istinat duvarı 4 metre kadar yola dahil edildi. Mevlana Caddesinde genişlik daha önce 7 metre iken 16 metreye çıkartıldı. Burada yol genişletme çalışması yapılırken yeniden kaldırım noktaları belirlendi ve yağmur suyu giderleri konuldu. Asfalt ve kaldırım yapımına hazır hale getirilen Mevlana Caddesi’nin alt yapısı belediyemiz tarafından yapılırken, asfalt ve stabilizesi serimi Ankara Büyükşehir Belediyemiz tarafından yapıldı’’ dedi.

Karagöl ve Cengiz Topel Caddelerinde yolu işgal eden ve caddelerin daralmasına neden olan binaların ise yıkıldığını hatırlatan Başkan Özden, ’’Yol üzerinde kalmaları ve trafik akışını engellemeleri nedeniyle, Karagöl Caddesi 5139 ada 5 parsel üzerinde 1972 yılında yapılan 3 katlı bina ve Cengiz Topel Caddesinde ki 103 ada 1 parsel üzerinde bulunan iki katlı bina mal sahipleri ikna edilerek yola terkleri sağlandı. Ayrıca Cumhuriyet Mahallesi Ege Sokakta bulunan 2660 ada 3 parseldeki 2 katlı bina ile 106 ada 5 parselde üzerinde ki iki katlı bina ise belediyemiz tarafından kamulaştırılmıştır. Yola terkleri sağlanan ve kamulaştırılan bu dört bina belediyemiz fen işleri ekipleri tarafından yıkımı yapıldı’’ diye konuştu.

Tüm yapılan çalışmaların kişilerin değil, ilçe halkının tümünün menfaatine yönelik yapıldığının altını çizen Başkan Özden, ’’Biz bu göreve ilçemize ve halkımıza hizmet için geldik ve Allah nasip ettiği sürece de hizmetimize var gücümüzle devam edeceğiz. Hedefimiz caddesi ile sokağı ile çevre düzenlemesi ile yaşam kalitesi ile eğitim seviyesi ile ilçemizi metropol ilçeler arasında üst seviyeler çıkartmaktır. Bu konuda ilçemize her türlü desteği veren Anakara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Melih Gökçek’e ve ekibine sonsuz teşekkür ederiz’’ dedi.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.