Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Birlik mi? Gaf mı?

MÜFİT ONBAŞI tarafından
28 Aralık, 2011 17:56 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:08
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Birlik mi? Gaf mı?

S E L A M

25/12/2011 günü yeşil Çubuk ilçemizde, Çubuk Dernekler Federasyonunca düzenlenen (BİRLİK VE AŞURE) konulu toplantı hakkında, açıklama ve aydınlatma gereği duydum.

Federasyon yöneticilerinin iyi niyetle ve Kur’an okunarak başlattıkları halka açık bu toplantıda, Çubuk Belediyesi Mehmet Akif salonunu dolduran vatandaşlara Alevi-Bektaşi kültürü anlatılmış ve Semah gösterilmiştir.

Konuşmacı Prof.Osman Eğri ve Dede Ahmet beylerin Ehli-beyt ve Alevilik adına yaptıkları bazı açıklamalar, “EHLİ-SÜNNET” akidesine mensup olan bendeniz ve salondakilerin pek çoğu tarafından doğru ve yerinde görülmemiştir. Hataları ve yapılan gafları aşağıda açıklayacağım.

Öncelikle usul ve sunum hakkındaki görüşümü belirtmek isterim: Biz Müslümanlar, beğenelim veya beğenmeyelim tüm görüşlere saygı duyarız. Tartışırız. Bilimsel ortamlarda karşılıklı konuşuruz. Alnı açık başı dik olarak, Kongreler, Sempozyumlar, Çalıştaylar düzenleyerek, her din ve mezhep mensubuyla farklılıklarımızı masaya yatırabiliriz. Nitekim bunu Hükümetimiz başarıyla yapmıştır. Diyanet işleri Başkanlığımız ve bazı Üniversitelerimiz uzman akademisyenleri bir araya getirerek bilimsel toplantılarla ve çeşitli yayınlarla bunu yapmaktadır.

Ancak, BİRLİK adına masum ve temiz Müslüman halkı salona toplayıp, tek taraflı Alevi-Bektâşi kültürünü sunmak suretiyle, kafaları karıştırmaya, nezih itikatlarımızı zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur.

Böylesine mes’uliyetli, riskli ve tehlikeli çatışma doğurabilecek girişimler; vaktiyle “TELFİK’İ-MEZAHİP” (mezhepleri birleştirme) teşebbüsleri gibi mezhepsizliğe ve Hâriciliğe dönüşebilir. İyi bilinmelidir ki, Hz.Ali’yi şehit edenler, kendinden ayrılan haricilerdir.

İyi niyetinden hiç şüphe etmediğim, Federasyon Başkanı Sayın Recep Taş’ın, açış konuşması sırasında “TARİHİMİZ ZULÜMLERLE DOLUDUR.” Sözü çok ağır hatadır. Maksadını aşan bir söz olduğunu düşünüyorum. Zira millî ve dînî tarihlerimiz şan ve şerefle, adaletle, hakkaniyetle doludur. Tabii ki, istisnai olarak, haksızlıklar, kardeş kavgaları, savaşlar, zulümler, cinayetler olmuştur. Bunlar münferit hadiselerdir. Asla ve asla koskoca cihan-şumûl TÜRK-İSLAM TARİHİNE kimse dil uzatamaz.

Profesör Eğri’nin uzun konuşmasında;İslam’ı Hz.Ali ve Ehli-beyt kanalına daraltarak, bir kere olsun diğer halifelerden bahsetmeden, ümmetin bir numarası ve Hz.Peygamberimizin hicret arkadaşı “YAR’I-GARI-NEBİ”  Hz.Ebu-bekr, Hz.Ömer ve Hz.Osman ile diğer kıymetli eshabı görmezden gelmesi yanlıştır.

Sayın Eğri’nin “Kurbanlarımızı Zeynel-Abidin aşkı için kesiyoruz.” sözü ve Dede Ahmet beyin “Kur’andaki; geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi, size de oruç farz kılındı ayeti muharrem ayına delalet eder.” demek suretiyle, ramazan orucunu reddetmesi ve benzeri gaflar bizim itikadımıza uymaz.

Evlâd-ı Resül Hz.Hüseyin ve yakınlarının Kerbela’da şehit edilmeleri hepimizin yüreğini dağlar. Bundan tüm İslam âlemi acı duyar. Bu kardeş kavgası tarihimizde kara lekedir. Büyük bir yaradır. Ancak bu yarayı sarmak yerine, acite edip daha da kaşıyarak derinleştirmek ve karşı taraftaki sahabileri lânetlemek doğru değildir. Bu kardeş kavgasının makam ve saltanat için değil, İçtihat farklılığından ve provokasyonlardan kaynaklandığını düşünmeliyiz.

Hz.Ali ile Hz.Muaviye arasındaki ihtilafta her iki taraftan binlerce şehit verilmiştir. Buna rağmen Hz.Ali (r.a): “İhvânüna begav aleyna. La hüm küffarün ve la-hüm füssakun” buyurmuştur. Yani;Kardeşlerimiz bize karşı geldi. Fakat onlar ne kafir ne de fasiktırlar. Zira bir tarafta Allah’ın arslanı, Resûlün damadı ehli-beyt Hz.Ali, diğer tarafta vahiy kâtibi, Peygamberimizin büyük iltifat ve teveccühüne mazhar olmuş olan, hem de Hz.Ömer ve Hz.Osman’ın Şam valisi bulunan Hz.Muaviye vardı.

Kerbela’da Hz.Hüseyin’in şehid edilmesine Halife Yezid üzülmüş ve gözleri yaşla dolmuştur. Irak valisi Ubeydullah Bin Ziyad’a lanet okumuştur. İmam-ı Gazâlinin beyanına göre:Yezid Hz. Hüseyin’in şehid edilmesine ne emir vermiş,ne de rıza göstermiştir.

Bilinmelidir ki, her iki tarafta da yine sahabiler vardı. Sahabe, nübüvvet ve risalet nurunun cihana yayılmasında Resûlullahın arkadaşlarıdır. Sahabe olmayanların en faziletlisinin başı, onların ayağının altındadır. Biz onların hiç birine, hatta Hz.Hamza’yı şehit ederek mubarek ciğerlerini parçalayan Hz.Vahşi’ye bile lanet okuyamayız. Çünkü sahabedir.

Yezid kimdir? dört yıl süreyle İslam aleminin Halifesi, Emevî İslam Devletinin başkanıdır. İslam ordusunun başında İstanbul’u fethe gelmiştir. Yanında pek çok sahabe vardı. Bunlardan birisi de İstanbul’da medfun bulunan Ebu-Eyyubel Ensari (Eyüp Sultan) idi.

SONUÇ OLARAK:Tarihe mal olmuş bu olayda, ellerimizi bulaştırmadığımız kardeş kavgasına dillerimizi de bulaştırmayalım.Belki de onlar mahkeme-i kübra’da, Resûlüllah’ın huzurunda barışıp kucaklaşacaklardır.

“Eshabım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayet bulursunuz.” Hadisini kendimize kılavuz kabul edelim. Asrımızın büyük din âlimlerinden Ö.Nasuhi Bilmen’in (ESHABI-KİRAM HAKKINDA MÜSLÜMANLARIN NEZİH İTİKATLARI) isimli kitabını herkese tavsiye ederim.

HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Şevket Tandoğan

standogan06@hotmail.com

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.