Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Buğday ve Salatalık Hasadı Başladı

MÜFİT ONBAŞI tarafından
20 Temmuz, 2012 15:20 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:07
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Çubuk'ta, havaların ısınması ve hasat vaktinin gelmesiyle birlikte buğday, sebze, meyve ve ilçeyle özdeşleşen turşu hasat dönemi başladı.

Özellikle Çubuk’la ünlenen turşusunun salatalık toplama temposu için, sabahın erken saatlerinde başlayan ve akşama kadar devam eden hasat için birçok ilden mevsimlik işçiler Çubuk'a gelerek, iki ay boyunca konaklayacakları çadırlarına yerleşti.

Çubuk Turşucular ve Yaş Sebze, Meyve Üretim Kooperatifi Başkanı Hasan Hüseyin Benli, ilçenin önemli geçim kaynaklarından biri olan turşu sektöründe kullanılmak üzere ekimi yapılan salatalıkların hasadına başlandığını söyledi.

Bu yıl 3 bin 500 dönümde salatalık ekimi yapıldığını ifade eden Benli, mahsulün bu yıl çok iyi olduğunu bildirdi.

Benli, şöyle konuştu:

"Bu yıl 3500 dönüm civarında salatalık ekimi var. Hava şartları da çok güzel gidiyor. Dün itibarıyla mevsimlik işçilerimiz de geldiler. Bu yıl 3 bin 500'e yakın mevsimlik işçinin ilçeye geldiğini tahmin ediyoruz. Bu sene işçi fiyatları biraz yüksek, salatalık fiyatları biraz düşük gidiyor. Hasadın bol olmasından dolayı fiyatları biraz düşük tuttuk. Şuanda 0 ve 1 numara salatalık 1,30 TL, 2 numara salatalık 0,70 TL, 3 numara 0,40 TL den alıcı buluyor. Bir dönüm ekili alandan yaklaşık 1,5 ila 2 ton civarında salatalık bekliyoruz. Tabi bu hava şartlarının iyi olduğu zaman, normalde geçen sene dönümden 500 kilogram salatalık alamadık. Ama bu sene inşallah çok iyi verim bekliyoruz"dedi.

Salatalık hasadına yeni başlandığından turşu fiyatlarının henüz belirlenmediğini vurgulayan Benli, "Salatalık üreticimiz fiyatları az buluyor. Artık önümüzdeki günlerde üreticilerle tekrar biraraya gelerek, gerekiyorsa fiyatlar konusunda yeniden karar alacağız" diye konuştu.

Dede mesleği olan turşu işiyle yaklaşık 8 senedir uğraştığını anlatan üretici Ahmet Taşkesti, bu yıl yaklaşık 120 dönümlük bir alanda salatalık yetiştirdiğini ve tarlada çalışmak üzere kendisine 90 işçinin geldiğini söyledi.

Üretimlerini tamamen doğal ortamda hayvan gübresi ile gerçekleştirdiklerini ifade eden Taşkesti, şöyle konuştu:

"Bu meslek bize dededen kaldı. Dededen toruna torundan da değerli müşterilerimize sunulan bir damak tadı. 8 yıldan bu yana babamdan devraldığım bu işte yetiştiriciliği de üreticiliği de kendim yapıyorum. Bu sene hasat yeni başladı. Hava şartları bu şekilde giderse gayet güzel mahsul alacağız. Bu yıl yaklaşık 300-350 ton civarında yaş mal hasadı bekliyorum. Bu mahsulün de yaklaşık 200 ila 250 tonunu salatalık turşusuna çevirmeyi hedefliyorum. Geçen seneki salatalık fiyatlarına göre bu yıl salatalık fiyatları biraz düşük gidiyor. Bu sene işçi fiyatları günlük kişi başı 27 TL'den başladı" dedi.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.