Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Bütün İnsanlığın Yaşam Kaynağı Su

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
02 Şubat, 2014 11:41 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:06
Okuma Süresi: 5dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Su canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir.

En küçük canlı organizmadan, en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik hayatı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur.

Hayatımızı idame ettirebilmemiz için en önemli besin kaynağımız olan su, dolaşım ve sindirim sistemlerinin çalışmasında temel unsur olduğu gibi, vücudumuzdan artık ve zehirli maddelerin atılmasında da mühim bir vazifeyi yerine getirir.

Su hayattır. İnsan organizmasının önemli bir kısmı sudan meydana gelir. Kan dolaşımının olabilmesi, vücudun zararlı maddelerini atabilmesi, iç zarlarının kurumadan görevini yapabilmesi için hep suya ihtiyaç vardır. Bunun için sağlıklı her insanın aşırı terleme ve ishal halleri dışında, günde en az 1.5 litre suya ihtiyacı bulunmaktadır.

Dünyamızın 3/4 'ünü Su kaplamaktadır. Vücudumuzun % 60'nı su teşkil etmektedir.

Dünyadaki suların ancak %2.5'i tatlı sudur.Bunun da %70'i buzullarda, toprakta, atmosferde, yeraltı sularında bulunur ve kullanılamaz durumdadır.

DÜNYADA SU YETERLİ DEĞİL!

Nüfusun hızla artması, buna karşılık su kaynaklarının sabit kalması sebebiyle su ihtiyacı her geçen gün artmaktadır.

Dünyada kişi başına su tüketimi yılda ortalama 800 m3 civarındadır. Dünya nüfusunun yaklaşık % 20'sine karşılık gelen 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan mahrum olup, 2,3 milyar kişi sağlıklı suya hasrettir.

Buna ek olarak, 2050 yılında su sıkıntısı çeken ülkelerin sayısı 54'e, bu şartlarda yaşamak zorunda kalan insanların sayısı 3,76 milyara yükselecektir. Bu durum 2050 de 9,4 milyar olması beklenen dünya nüfusunun % 40'ının su sıkıntısı çekeceği anlamına gelecektir.

Yeryüzünde her yıl çoğunluğu çocuk olmak üzere 2 milyon insan uygunsuz su kullanımı ve kötü hijyenik şartlar neticesinde ortaya çıkan barsak enfeksiyonlarından hayatını kaybetmektedir.

Ayrıca kronik flor eksikliği ve benzeri pek çok durum da çok ciddi bir problem haline gelmektedir.

Hala Dünyamızın pek çok bölgesinde Hepatit A ve sıtma ciddi bir sağlık problemi olarak önemini korumaktadır.

Kullanılabilir su kalitesini artırmak ve sağlık şartlarının iyileştirilmesi ile bunları engellemek mümkün olacaktır.

Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için, kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 8000 - 10.000 m3 arasında olmalıdır ve Türkiye su zengini bir ülke değildir. Türkiye'de kişi başına düşen yıllık su miktarı 1.430 m3'tür.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

Doğa yeniden su üretemez. Geri dönüşen su milyonlarca yıl önceki suyun aynısıdır.

10 dakikada 1 kahve fincanını dolduracak bir delik, yılda 11.000 litre suyun boşa gitmesine yol

Su akıtan bir tuvalet sifonu bir yılda 83.000 litre suyun boşa gitmesine sebep olur. Bu miktar suyla bir yıl boyunca, her gün 3 defa banyo yapabilirsiniz.

Duş alırken bir dakikada 18 litre su tükettiğinizi, Bu miktarında 90 bardak suya eşit olduğunu,

Diş fırçalama ortalama 3 dakikadır. Eğer musluk açık bırakılırsa her fırçalama için ortalama 15 litre suyu boşa akıtmış oluruz.

Bahçenizi buharlaşmanın az olduğu sabah ve akşam saatlerinde sulayarak su tasarrufu yapabileceğinizi,

Bahçenizi hortum veya fıskiye yerine kova ile sulayarak su tasarrufu yapabileceğinizi,

SU TASARRUFUNDA GENEL TEDBİRLER

Tarım teknolojisinde az su tüketen sulama usullerinin (damla sulama ve püskürtme gibi) geliştirilmesi,

Sanayi sektöründe az su kullanan üretim teknolojisi geliştirilmesi, geri kazanımlı su yöntemlerinden faydalanma,

Toprakta suyun depolanmasını arttırmak için erozyona engel olunması maksadıyla teraslama yapılmalı, bitki örtüsü tahrip edilmemeli, çünkü suyun depolanan miktarı toprağın derinliği ve organik madde oranı ile sıkı bir ilişkiye sahiptir.

Bitkiyle örtülü bir toprak toprağa giren yağış suyu miktarını çıplak toprağa kıyasla iki katına çıkarmaktadır.

Hızlı nüfus artışını önleme,

Suyun gerçek değerini anlayabilecek kadar bilinçlendirme için eğitim,

Yer altı sularının kirlenmesini önleme,

Aşırı derecede yer altı suyu kullanımına kanuni tedbirlerle kısıtlama getirme.

SUYUN TASARRUFLU KULLANILMASI İÇİN BİZLER BİREY OLARAK NELER YAPABİLİRİZ?

Mutfak:

Evde harcanan suyun yüzde 10'u mutfakta kullanılır. Pişirme, temizleme, yıkama ve içme maksatlı su kullanımında birkaç noktaya dikkat ederek harcamanızı kısabilirsiniz.

Sebze ve meyvelerinizi akar suyun altında yıkamak yerine, bir kabın içinde yıkayın. Yıkama sularını daha sonra çiçeklerinizi sulamak için tekrar kullanın.

Ispanak, semizotu, pazı gibi yeşil yapraklı sebzeleri ayıkladıktan sonra ilk yıkama suyuna sirke koyarsanız daha kolay temizlenir.

Elde bulaşık yıkarken mümkün olan en az miktarda deterjan kullanın. Daha az deterjanı durulamak daha kolaydır. Deterjan yerine doğal yeşil sabun kullanırsanız balıklar ve diğer deniz canlıları daha da memnun olur.

Suyu boşa akıtmayın.

Sadece ihtiyacınız olduğu kadar su ısıtın. Böylece elektrik ve gaz masrafından da kısabilirsiniz.

Musluğun altına yıkadığınız tabakları üst üste koyduktan sonra durulamaya başlayın. Daha az suyla temizleyebilirsiniz.

Elde yıkadığınızda, bulaşık durulama suyunuzu biriktirip tuvaletlere dökmek için kullanabilirsiniz.

Bulaşık makinenizi tamamen dolduğunda çalıştırın.

Sebze haşlarken üstlerini kapatacak kadar su kullanın ve tencerenin kapağını kapalı tutun. Hem sebzeleriniz daha çabuk pişer, hem de enerji tasarrufu yapabilirsiniz.

Makarna ve sebze haşlama sularını dökmeyin, çorbalarınızda kullanabilirsiniz.

Donmuş yiyeceklerin buzu çözülsün diye akar suyun altına tutmayın. Kullanmadan bir gece önce buzdolabında çözülmeye bırakın. Daha sağlıklı bir yolu tercih etmiş olursunuz.

Sıcak su borularını yalıtkan malzemeyle kaplayın. Boruların ısınmasını beklerken musluğu açıp suyu ziyan etmemiş olursunuz.

Sıcak su tertibatınızda termostat ayarının çok yüksek olmamasına itina gösterin. Aşırı derecede ısınmış suyu soğuk suyla ılıtmaya çalışmak israftır.

Çamaşır:

Evde harcadığımız suyun yüzde 15-20'si çamaşır yıkamak için kullanılır. Çamaşır için sadece sadece su değil, enerji ve deterjan da harcanır.

Çamaşır makinenizi tamamen dolduğunda çalıştırın. Bu şekilde, her yıkamada 10 litreye kadar su tasarruf edebilirsiniz.

Elde çamaşır yıkarken aynı suda önce beyazları; sonra renklileri yıkayabilirsiniz.

Çamaşırdan arta kalan suyu yerleri silmek veya tuvaletinize dökmek için kullanabilirsiniz.

Banyo:

Evde en çok su banyoda harcanır. Günlük harcamamızın yüzde 40'ı banyodadır.

Banyoda su tasarrufunun en kolay yolu suyu tasarruflu kullanan duş başlığı ve sifon taktırmaktır. 6 dakika duş yaptığınızda, tasarruflu duş başlığıyla her banyoda 50 litreye kadar daha az su harcamış olursunuz.

Banyo suyunun ısınmasını beklerken suyu bir kovaya doldurun.

Yıkanacağınız zaman küveti doldurmayı değil, duş yapmayı tercih edin.

Küvette yıkanmak isterseniz sadece yarısını doldurun.

Küvetinizi, suyun sıcaklığını kontrol ederek doldurun. Sıcak suyu sonradan ılıtmak su ziyanına yol açar.

Banyo suyunuzun akıp gitmesine izin vermeyin. Bu suyu araba yıkamak veya tuvalete dökmek için kullanabilirsiniz.

Daha kısa süre duş yapın. Yıkanma sürenizi sabunlanma, yıkanma ve durulanma ile sınırlayın. Tuvaletinizi çöp kutusu gibi kullanarak elinize geçenleri atmayın. Gereksiz yere sifonu çekmeyin.

Dişlerinizi fırçalarken, yüzünüzü yıkarken suyu akar vaziyette bırakmayın. Bu şekilde günde 10 litreye kadar sudan tasarruf edebilirsiniz.

Tıraş bıçağınızı akar suyun altında değil, bir tas suyun içinde durulayın.

Musluklar:

Musluklarınız su damlatıyorsa mutlaka tamir ettirin. Damlayan musluklar günde 30-200 litre suyun ziyan olmasına sebep olur.

Damlayan musluklarınızın altına suyun birikebileceği kaplar koyun.

Bahçe:

Bahçenizi, çiçeklerinizi sulamak için günün serin saatlerini seçin. Sabah ve akşam gün batımı daha iyi zamanlardır. Öğle sıcağında sularsanız, buharlaşma ile suyun büyük bölümünü kaybetmiş olursunuz. Çiçeklerinizi sularken kaldırımları değil, sadece çiçekleri sulayacağınız şekilde hareket edin.

Yaşadığınız yerin iklimine uygun, yerli bitkileri ekin. Yerli bitkiler daha az su ve daha az bakım ile büyüyebilir.

Kaldırım ve yerleri suyla yıkamak yerine çalı süpürgesiyle süpürün.

Kurak zamanlarda bahçenize veya balkonunuza kuşların su içip banyo yapabileceği kaplar koyabilirsiniz.

Yağmur suyu:

Yağmur suyunu biriktirecek büyük su tankları büyük tasarruf sağlayabilir. Yağmur suyu özellikle bahçe sulamak ve araba yıkamak için kullanılabilir.

Bu tür bir su tankı için yeriniz yoksa yağmur veya kar yağdığında kovalara, leğenlere su biriktirebilirsiniz.

Su kıtlığı çeken ülkelerde yağmur suyu biriktirilerek evin su tertibatına dahil edilebilmektedir.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.