Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Çubukspor İçin Bir Araya Gelindi

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
28 Haziran, 2014 11:21 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:06
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Çubuk’ta, Çubukspor’un geleceği için bir araya gelindi.

Çubuk Bekir Ağalar Konağında düzenlenen toplantı da Çubukspor’un sorunları ve yapılması gerekenler masaya yatırıldı.

Toplantıya, Çubuk Kaymakam Cemal Şahin, Belediye Başkanı Tuncay Acehan, Çubuk Platformu Başkanı Şuayip Yaman, Ak Parti İlçe Başkanı Baki Demirbaş, Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Zekeriya Erdoğmuş, Çubuk Spor Kulübü Başkanı Sedat Yiğiner, Belediye meclis üyeleri, STK başkanları, iş adamları, esnaf ve sporseverler katıldı.

İlçe Kaymakamı Cemal Şahin kısa konuşmasında: “İlçemizde spora sporculara ve gençlerimize hep birlikte sahip çıkalım. Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Bu kapsamda bizde Çubukspora sahip çıkalım. Eski günlerine tekrar geri döndürelim” diye konuştu.

Toplantıda Çubukspor için bir araya geldiklerini belirten, Çubuk Belediye Başkanı Tuncay Acehan: “Şimdiye kadar Çubukspora emeği geçen herkese teşekkür ederim. Herkesin bir takım anıları olan Çubukspor’a herkesin sahip çıkması gerekir. Bizde belediye olarak elimizden gelen yardım ve desteği vereceğiz” dedi.

Çubuk Spor Kulübü Başkanı Sedat Yiğiner, Çubuk Spor’un 12 Temmuz 1959 yılında kurulduğunu ve Ankara’nın köklü bir kulübü olduğunu belirterek, “100 bini aşkın nüfusu olan bir ilçenin gençlere sahip çıkmaması bizi üzüyor. Çubukspor, Türkiye 2. ve 3. Profesyonel liglerinde mücadele etmiş, şu anda ise 1. Amatör Küme’de A takım, gençlerde ise U19 ve U15 liglerinde mücadele etmektedir. Çubuk Şehir Stadı’nın olmaması bizi çok zor duruma sokuyor.

 İlgisizlikten yakınan ve göreve geldikleri günden bugüne sıkıntılarla mücadele ettiklerini ifade eden Başkan Sedat Yiğiner, ilgisizlik ve sorumsuzluk nedeniyle zor günler yaşadıklarını vurguladı.

Başkan Sedat Yiğiner, sözlerine şöyle devam etti: “Ankaragücü Spor Kulübü Başkanı Sayın Mehmet Yiğiner’den maddi ve manevi çok önemli destek gördük. Çubuk Spor’umuza başta belediyemizin, işadamlarımızın ve Çubuk halkının destek vermesi şart.  Biz, genel kurulunu yapamayan, hiçbir kategoride karşılaşmalara çıkamayacak olan bu güzide kulübümüze, dolayısıyla Çubuk’lu gençlerimize sahip çıkmaya çalıştık. Öncelikle stadımıza kavuşmak istiyoruz. Çoğu ilçelerde hatta beldelerde, köylerde bile gençlerin spor yapabileceği güzel tesisler var. Devlet ve belediye desteği bekliyoruz” diye konuştu.

Katılımcıların tek tek söz aldıkları toplantıda Çubukspor’un geleceği için karşılıklı fikir alış verişi de yapıldı.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.