Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Çubukspor’a Moral Yemeği

MÜFİT ONBAŞI tarafından
04 Aralık, 2011 16:18 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:08
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver
Çubukspor'a Moral Yemeği Çubukspor yönetim kurulu ilkyarıyı lider olarak kapatarak Gölbaşı’nda moral yemeği verdi. Programa AK Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi Gazeteci Aydın Tufan, Başankader Genel Başkan Yardımcısı Nihat Erdoğan, Genel Muhasip Bahattin Demiray, Başkent Ankara Konseyi Birliği İcra Kurulu Üyesi Mustafa Kocaer ve çubuk yerel basın mensupları katıldı. Çubukspor başarıdan başarıya koşuyor Geçen sezon başarısız bir sezon geçiren ve küme düşen Çubukspor başkanlığa Emin Kerimoğlu ve ekibinin gelmesi ile birlikte atağa geçti; geldiği yere tekrar dönmek ve bu sezon şampiyon olmak için büyük hamleler gerçekleştirdi. Nitekim sahasının bakıma alınması ve tesislere yeni ilaveler yapılması nedeniyle ilk yarı maçlarını dış sahalarda oynayan Çubukspor aldığı başarılı sonuçlarla şampiyonluk yolunda önemli adımlar attı. İkinci yarı maçlarının tamamı kendi sahasında oynayacak olan Çubukspor bu avantajı iyi kullanarak şampiyonluğu garantilemiş durumda. Birinci yarıdaki başarıyı kutlamak ve ikinci yarı için moral depolamak için Gölbaşı'nda Kayıkçı restoranda bir yemek düzenleyen Çubuksporlu yöneticiler hem birlik-beraberlik mesajı verdiler hem de sporcuları tebrik edip gelecekte kendilerinden şampiyonluk beklediklerini ifade ettiler. Yemekte bir konuşma yapan Klüp Başkanı Emin Kerimoğlu bir selamlama konuşması yaparak misafirlerine hoşgeldiniz dedi, sporcularına ise başarılar diledi.  Daha sonra ilçe kaymakamı Cemal Şahin de bir konuşma yaptı.  Sezonun ilk yarısında takımın başarılı bir grafik çizdiğini söyleyen Şahin, aynı başarının ikinci yarıda da devam etmesi gerektiğini, bunun için hem futbolcuların gayret göstermeleri, hem de yöneticilerin ve ilçe bazındaki idarecilerin her türlü desteği vermeleri gerektiğini ifade etti. Çubuk sahasının tamirat ve tadilat işlerinin tamamlandığını, bundan böyle takımın tüm maçlarını Çubuk'ta oynayacağına işaret eden kaymakam Cemal Şahin,"Bu demek oluyor ki tüm avantajlar bizimle beraber, bu avantajları iyi kullanıp şampiyon olmamız için hep birlikte mücadele vereceğiz. İlçenin kaymakamı olarak her zaman yanınızda olacak ve her türlü desteği vereceğim. Değerli futbolcularımızdan da başarı bekliyorum. İnşaallah hep birlikte tüm zorlukların üstesinden gelecek ve şampiyonluk ipini göğüsleyeceğiz" dedi. Bu arada yönetime yeni giren Çubuk Eski Belediye Başkanlarından Süleyman Haksever de bir konuşma yaparak önemli mesajlar verdi. Gençliğin ve sporun toplumlarda öneminin tartışılamayacak kadar büyük olduğunu söyleyen Haksever, "Bu bilinç içinde olan Çubuklular ve değerli yöneticilerimiz takımımızı başarılı bir atmosfer içine sokmuşlardır. bundan sonra hep birlikte, aramızda birlik-beraberliği sağlayarak, Çubuklu hemşerilimizin de desteğini alarak bu takımı şampiyon yapacağız" dedi Gençliği bir tarlaya benzeten Haksever konuşmasında şunları söyledi:  "Tarlayı sürer, eker-biçersen verimliliğini alırsın, yoksa hiçbir işlem yapmazsan sonu malumdur, bu nedenle gençlerimizi de iyi eğitmemiz, kendilerine destek vermemiz ve onlardan gerekli verimliliği almamız gerekir. Ben Çubuklu hemşerilerimin ve tüm yöneticilerimizin bundan böyle Çubukspor'a daha fazla sahip çıkacaklarına inanıyorum. Nitekim sayın başkanımız Emin Kerimoğlu'nun öncülüğünde arkadaşlar şimdiye kadar önemli işler yaptılar, futbolcularımız da görevlerinin bilinci içinde başarıdan başarıya koştular, bundan sonra yolumuz açık ve başarı bizi bekliyor. Allah'ın izni ile hep birlikte gayret gösterecek, çalışacak şampiyonluğu yakalayacağız. Çubuk ilçemiz ve Çubuklu hemşerilerimiz her şeyin en güzeline layıktır. İnanıyorum ki Çubukspor'un başarısı ilerisi için bir mesaj olacak ve her alanda ilerleme kaydederek Çubukspor'u da, Çubuk ilçemizi de önemli noktalara taşıyacağız "dedi.
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.