Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Çubuk’ta Ramazan Akşamları Şenlenecek

MÜFİT ONBAŞI tarafından
18 Temmuz, 2012 18:13 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:07
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ramazan orucu, 19 Temmuz 2012 Perşembe akşamı başlayıp 18 Ağustos 2012 Cumartesi akşamı sona erecek. Bir aylık sürede ilçe halkı keyifli saatler geçirecek.

Çubuk Belediyesi tarafından düzenlenecek etkinliklerle ilçede Ramazan akşamları dolu dolu geçecek.

Çubuk’ta etkinlikler daha önceki yıllarda olduğu gibi Atatürk Parkı’nda gerçekleşecek.  Çubuk Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından organize edilecek ‘Ramazan Akşamları’ etkinlikleri hakkında bilgi veren Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, etkinlikler boyunca Sema gösterisi, Ateşbaz, Dilbaz, Tahta bacak, Hacivat-Karagöz, Meddah, Ortaoyunu, Yarışmalar, İllüzyonist, Halk Oyunları, Şiir dinletileri, Kukla Gösterileri Türk Halk Müziği ve Tasavvuf Musikisi Konserleri’nin yer alacağını belirtti.

Ramazanların ruhunu yaşatmak ve bu geleneğimizi gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayında bir dizi etkinlikler düzenleyeceklerini ifade eden Başkan Özden, etkinliklerin Atatürk Parkı’nda Cuma ve Cumartesi günleri teravih namazı sonrası başlayacağı ifade etti.  Her yıl olduğu gibi bu yılda ilçe halkına farklı bir ramazan yaşatmak amacında olduklarını vurgulayan Başkan Özden, ’’İçerisinde maddi manevi anlamda bin bir güzellik ve faziletin olduğu ramazanı daha farklı bir şekilde kutlamak ve ramazan gecelerini daha bir anlamlı kılmak amacıyla bir dizi etkinlik düzenlemeyi planladık. İnanıyoruz ki bu etkinliklerle birlikte Ramazan Ayı ilçemizde bambaşka yaşanacak. Bu ramazanın manevi ruhunu yaşamak amacıyla teravih namazlarından sonra halkımızın uğrayacağı en önemli mekan her yıl olduğu gibi yine Atatürk Parkı olacak. Düzenleyeceğimiz bu etkinliklere tüm halkımız davetlidir’’dedi.

Çeşitli yarışmaların yapılacağı etkinliklerde yarışmalara katılanlara çeşitli hediyelerin dağıtılacağını kaydeden Başkan Özden, ayrıca etkinlik alanında misafirlere belediye tarafından ücretsiz mısır ve pamuk şekerinin de dağıtılacağını sözlerine ekledi.

Etkinlikler, saat 22:30’da başlayıp saat 24:00’de sona erecekken, 20.07.2012 Cuma, 21.07.2012 Cumartesi, 27.07.2012 Cuma, 28.07.2012 Cumartesi, 03.08.2012 Cuma, 04.08.2012 Cumartesi, 10.08.2012 Cuma ve 11.08.2012 Cumartesi günleri yapılacak.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.