Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Lokman Özden Başvurusunu Yaptı

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
01 Kasım, 2013 14:51 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:06
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, aday adaylığı müracaatını yaptı.

Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, ikinci dönem için partisinden aday adaylığı müracaatını yaptı. Çok kalabalık bir grupla partiye gelerek aday adaylığı için müracaatını yapan Başkan Özden, Genel Merkezin yaptığı anketlerde yüzde 63,7 ve Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in yaptığı anketlerde ise yüzde 68 oy aldığını söyledi.

Kalabalık bir partili grup ile birlikte AK Parti Çubuk İlçe Başkanlığı'na gelen Başkan Özden, gerekli evrakları tamamlayarak Ak Parti İlçe Başkan Yardımcı Ahmet Tezcan’a verdi.

Aday olduğunda ilçenin kanayan yaralarının çözümü noktasında hedefleri ile yola çıktığını belirten Başkan Özden, ilçenin sorunlarını çözmenin ve projelerini hayata geçirmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi. Konuşmaları zaman zaman alkışlarla kesildi.

 ‘Niyet hayırsa, akıbet de hayır oluyor’ diyen Başkan ÖZDEN, Kuzeyin Parlayan Yıldızı Çubuk’un geleceğinden umutlu olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “ İlçe halkımızın gönülden desteğini alarak ilçemize hizmet için göreve başladığımız bu kutlu yürüyüşte, Rabbime şükürler olsun ki bu yolda gece gündüz demeden var gücümüzle çalıştık ve çalışmaya devam edeceğiz. Siyaseti, ilçemize ve hemşerilerimize hizmetin bir aracı olarak görüyoruz.

Belediye Başkanlığı görevimiz süresince halkımızın bize olan inancını hiçbir zaman sarsmadık. Birlik ve beraberlik içerisinde hedeflerimizin büyük bir kısmını gerçekleştirirken, süreçte devam eden projelerimiz ve inşallah göreve geldiğimizde hayata geçireceğimiz vizyon projelerimiz bulunmaktadır.

Görev süremiz içerisinde hiç bir zaman kişilerle uğraşmadan, kimse hakkında olumsuz bir şey söylemeden yolumuza devam ettik. Bir şehir bakış açısını ortaya koymaya çalıştık. Çubuk’un birçok şeyi başarabileceğini gösterdik. Daha yolun başındayız. Birlik ve beraberliğimizi bozmayalım, rehavete düşmeyelim, birbirimizle uğraşmayalım. Allah nasip ederse, teşkilatımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla tüm Çubuklu vatandaşlarımızla birlikte yolumuza devam edeceğiz.

 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık kullandığı sözü de hatırlatan Başkan Özden, çıraklık ve kalfalık dönemlerinden sonra ustalık dönemine geçtiklerini vurguladı. Çubuk’ta bir ilki gerçekleştirmek istediklerini ifade eden Başkan ÖZDEN, “Siyasi birikimimi, bilgi ve tecrübelerimi, ilçemize ve halkımıza hizmet olarak vermeye hazırız. Çünkü ilçemiz ve ilçe halkımız bunu fazlasıyla hak ediyor. Göreve geldiğimizde teslim aldığımız Çubuk ile bugünkü Çubuk arasındaki fark düşünüldüğünde halkımız için neler yaptığımız gayet açık bir şekilde görülmektedir. Bu konuda da takdir yine halkımızındır. Bugüne kadar yaptığımız hizmetler yapacak olduğumuz daha nice güzel hizmetlerin teminatıdır.

Alt yapının ardından ekonomik ve sosyal anlamda Çubuk’un gelişmesi için hazırladığımız projelerimizin bir kısmını uygulamaya koyarken bir kısmını da inşallah tamamlamak için devam ettireceğiz. Her şey Çubuk için, her şey halkımız için. Bizler laf üreterek değil halkımız için hizmet üreterek çalışıyoruz ve yılmadan çalışmaya devam edeceğiz. Amacımız ilçemizi hak ettiği güzelliklere kavuşturmak ve gelecekte Çubuk’u, Ankara’nın örnek gösterilen bir ilçesi haline getirmektir.

Çıktığımız yolda Allah bizi mahcup etmedi. 15 yıldır bu görevdeyim. Sizleri düğünlerinizde ziyaret ederek onurlandırdım. Sizlerin cenazelerinde birlikte omuz attık. 15 yıldır benim telefonum değişmedi.

 Görevi sağlıklı olarak devralmadım. O dönem Doğan Medya Grubu, İlçeye Çubuk’ta cereyan eden nahoş olaylardan dolayı vuruyordu.

6 şeritli yol Büyükşehir Belediyesi ve Belediyemiz işbirliği ile yapıldı. İnsanların suyu asbest borulardan eliyordu.  Borulardan pis su akıyordu. Merkez mahalleleri asfaltladık. Asfaltlanmadık bir-iki yer kaldı. İnşallah onlarda asfaltlanacak.

Hem alt ve hem de üst yapı, tarihi konakların restorasyonu konusunda şahlandık.

Üniversite Çubuk’ta olsun dediniz. Üniversiteyi bize kazandıran Başbakanımıza teşekkür ediyoruz.

Yine bize Belmek, Beltek kurslarını açan, ekmek büfelerini kazandıran ve otobüs ücretlerine zam yapmayan Büyükşehir belediye Başkanı ökçek’e teşekkür ediyorum.

İlçede 4 köprü yaptık. Yenilerini de yapmak için çalışmalar devam ediyor.

484 konut yapıldı. Şefkat Evi’nde 120 yaşlı vatandaşımız kalacak. 300 kişilik eski Askeri Lojmanlar kız yurdu oldu. Burada 300 kızımız kalacak. 4500 kişilik erkek yurdu yapılıyor. İki tane Bilgi Evimiz var. Burada fakir-fukara ve öksüz çocuklar eğitim alıyor ve öğrencilerimizin başarısı yüzde yüz.

Yavuz Selim Mahallesi’nin yolları eğri-büğrü idi. Biz bunları düzelttik. Bu mahallede arsalar dün % 15 ile gidiyordu. Şimdilerde iyi para ediyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı-Sevgi Ev’inden 6 çocuk burada kalıyor. Bu çocuklara babanız kim diye sormuşlar. Onlarda, “babamız Lokman Özden” demişler. Bu beni çok mutlu etti.

Biz yeşili çok seviyoruz. 38 park, 40 koruluğu ile Çubuk’u tekrardan yeşillendiriyoruz. Eskiden belediyeler tarafından müteahhitlerden Çubukspor için para alınırdı.  Bizim dönemimizde artık müteahhidin kolunu bükmüyoruz.

Başbakanımızdaki heyecan bende de var. Yarım kalan hizmetler için adayım. Ben kadere inam etmiş bir dinin ferdiyim. Şimdiye kadar hiçbir kimseyle kavga etmedim. İnşallah bundan sonra da etmem.

Şayet AK Parti’den Belediye Başkan Adayı olur da,  % 70 ‘in altında oy alırsam bir daha aday olmayacağım” dedi.

Destek için her yaştan yüzlerce vatandaş ve esnafın katıldığı programın ardından hep birlikte hatıra fotoğrafları çektirildi.

Haber: Şuayip YAMAN

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.