Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde sondaj yapan Yahya Baran, son günlerde yaşanan su sorunları ve kuraklık nedeniyle kuraklıkğın getirdiği sorunlar ve çözümleri konusunda uyarılarda bulundu.
Baran konu ile ilgili açıklamasında: “Kıymetli Kardeşlerim sonuna kadar okuyalım bilgi paylaştıkça çoğalır. Kuraklık gündemdeyse, geç kaldık demektir. Suyun kıymeti, ancak toprağın çatladığında anlaşılır. Oysa biz bu susuzluğun sesini yıllardır duyuyor. Delik delik Anadolu’nun damarlarını arıyoruz. Şimdi ekranlarda, sosyal medyada, belediye kürsülerinde “Kuraklık” kelimesi daha sık duyuluyor. Siyasiler su tasarrufundan bahsediyor, projeler açıklanıyor. İyi güzel ama sormadan edemiyoruz. Bu toprakların susuz kalacağı yeni mi akla geldi? Biz, yıllardır dağın başında, ovada, çorak tarlalarda su ararken; gökyüzü cimrileşirken, barajlar çekilirken, kuyular kururken… Sahada yalnızdık. Bugün kuraklık konuşuluyor, konuşulsun elbette. Ama sadece konuşmakla bu iş çözülmez. Suyu arayan, bulan, çıkaran, koruyan eli unutursak yarın su da konuşmaz zaten. Biz suyu “iş” olarak değil, emanet olarak görüyoruz. Her açtığımız kuyu, sadece bir metraj değil; Bir köyün umudu, bir çiftçinin geleceği, bir çocuğun hayatıdır.
Peki kuraklıkla gerçek mücadele nasıl yapılır? İşte sahadan gelen çözüm önerileri:
Baran: “Bölgesel yeraltı su haritaları yayınlansın her bölgeye özel “nerede su var? Nerede yok?” raporları, çiftçiye açık şekilde paylaşılmalı. Böylece kör sondajlar azalır, boşa enerji ve emek harcanmaz. Sondaj ruhsatları verilirken su kalitesi zorunlu test edilsin. Her kuyu sadece su veriyor mu değil, kalitesi ne, sert mi, kullanıma uygun mu bunlar analiz edilmeli. Tarımda kullanılacaksa tuzluluk ve pH değeri çiftçiye bildirilmelidir. Geceleri sulama zorunlu hale getirilmeli. Gündüz yapılan sulama %40’a kadar su kaybına neden olur. Güneşin en dik geldiği saatlerde su, toprak yerine havaya karışır.
Çözüm: Belediyeler ve sulama birlikleri gece sulamayı zorunlu hale getirmeli, gündüz sulamalara kısıtlama getirilmelidir. Gece 22:00 – Sabah 06:00 arası sulama teşvik edilmeli. Tuzlu kuyuların kullanımı denetlenmeli. Bazı bölgelerde tuzlu veya sert sular bilinçsizce tarlaya veriliyor. Bu da toprağı çoraklaştırıyor. Tuz oranı yüksek çıkan kuyuların sadece belirli kullanım alanlarına açılmasına izin verilmeli. Ağaçlandırma yeşil alan yağmur çeken bitkiler meşe-gürgen-çam-sedir-ladin dikilmeli. Sondaj Sahasından Sesleniyoruz: Biz suyu çekiyoruz, ama o suyu doğru kullandırmak da işin yarısıdır. Biz diyoruz ki: “Su bulmak marifet değil, suyu yaşatmak marifettir. Bu sorumluluğun farkındayız. Sadece su bulmuyoruz. Geleceği kazıyoruz. Bugün konuşulanlar, dün susanların sonucudur. O yüzden bir ricamız yok, bir çağrımız var. Su gelecektir. Sahip çıkalım” diye konuştu.
Dünyada kanser olarak bilinen hastalık, 2018 yılında Amerika ve Japonya’dan iki bilim adamı, “immüno-onkoloji” olarak adlandırılan yeni bir onkoloji tedavi yöntemi için tıpta Nobel Ödülü alması ile bambaşka bir yöne çevrildi.
Çok tehlikeli ve korkunç olarak bilenen kanser, yakın zamanda evde nezle gibi tedavi edilebilir
Bir zamanlar tedavi edilemeyen ve birçok kişinin korkunç acılar içinde ölümüne sebep olan iskorbüt hastalığı tedavi edilemiyor ve her hangi bir ilacı yoktu. Ancak daha sonra bu hastalığa C vitamini eksikliğinin yol açtığı ortaya çıkmıştı. Bugün iskorbüt hastalığına hiç kimse yakalanmıyor. Öyle görünüyor ki, korkunç ve ölümcül bir hastalık olan “kanseri” de aynı kader bekliyor. Bunun nedeni, işlenmiş gıdaların kullanımı ve vitamin eksikliğidir. İnsanların bunu önceden bildiği, fakat kar etme tutkusundan dolayı sessiz kaldığı düşünülünce dehşete kapılmamak mümkün değil. Bugün aldığım bilgiye karşı farklı tutum gösterilebilir, ancak ben sadece sizinle paylaşmak istedim, unutmayın; “Kanser” denen bir hastalık yoktur. Kanser, sadece B17 vitamini eksikliğinden başka bir şey değildir. Ağır yan etkileri olan kemoterapi, ilaç tedavisi ve ameliyatı kabul etmeyin! Eski zamanlarda denizcilerin iskorbüt hastalığından müzdarip olduklarını hatırlayın, birçok kişi bu hastalıktan ölüyordu! Bazı kişiler de bundan sürekli kazanç elde ediyordu. Daha sonra ise iskorbütün sadece C vitamini eksikliğinden kaynaklandığını ortaya çıktı. Yani bu bir hastalık değildi! Kanser de aynı şey. Sömürgeciler ve insanlığın düşmanları tam bir kanser endüstrisi inşa ettiler ve çok büyük paralar kazanıyorlar.
Kanserin önlenmesi ve tedavisi hakkında bilmemiz gerekenler
Onkoloji endüstrisi II. Dünya Savaşından sonra büyümeye başladı. Kanserle mücadele etmek için her hangi bir prosedüre, tedavi kürlerine ve masraflara gerek yok! Bunların hepsi, sömürgecilerin ceplerini doldurmak içindir, çünkü kanser tedavisi uzun zaman önce bulunmuştur. Kanser sadece B17 vitaminin eksikliği olduğundan, her gün 15-20 kayısı çekirdeği tüketmemiz yeterli olur. Buğday filizi (tomurcukları) yiyin. Buğday filizi müthiş bir kanser ilacıdır. Bu, tüm kanser önleyici maddelerin en güçlüsü olan sıvı oksijenin ve laetril’in en iyi kaynağıdır. Bu madde, B 17 vitaminin (amigdalin’in) özüdür ve elma çekirdeklerinde bulunur. “Kanserin Ölümü” adlı kitabında Doktor Harold Manner, letril’in etkisinin kanser tedavisinde % 90’ın üzerinde olduğunu yazmıştır!*
Amygdalin (B 17 Vitaminin) kaynakları
Tohum veya meyve tohumları doğadaki B 17 vitamininin konsantrasyon halidir. Bu, elma, kayısı, şeftali, armut ve kuru erik çekirdeklerini kapsıyor. Fasulye filizi, mercimek filizi, lima fasülyesi ve bezelye gibi baklagiller ve tahıllar. Acı badem (doğada en zengin B 17 vitamini kaynağı) ve Hint bademi. Her türlü dut, yabanmersini, ahududu ve çilek. Susam ve keten tohumu. Yulaf, arpa, kahverengi pirinç, buğday, darı, keten ve çavdar. Bu Vitamin ayrıca mayada, ham pirinçte ve balkabağında bulunur.
Kanser karşıtı ürünlerin listesi
Kayısılar (çekirdekler). Diğer meyvelerin çekirdekleri / tohumları:
Elma.
Vişne.
Şeftali.
Kültür eriği.
Erik.
Armut.
Lima fasulyesi.
Bulaşık deterjanın ve sıvı sabunun parçacıklarının vücuda girmesi, kanserin başlamasının ana nedenidir.*
Bulaşıkları ne kadar iyi durulasanız durulayın, ufak bir deterjan parçası bulaşıkların üzerinde kalır ve vücudunuza girer.
Bu zararlı maddeleri tamamen hayatınızdan çıkartmak istemiyorsanız, bunun da basit bir çözümü var.
Bulaşık deterjanını (ve sıvı sabunu) sirke ile 50: 50 oranında karıştırın. İşte bu kadar!
Artık asla kansere yakalanmayacaksınız!
Dondurulmuş limonlar - kansere çaredir
Bunu bilmiyor muydunuz?
Restoranlar ve kafelerdeki birçok uzman, tüm limonları kullanır veya tüketir ve hiçbir şeyi boşa harcamazlar.*
Bütün limonu israf etmeden nasıl mı kullanabiliriz? Son derece basit!
Yıkanmış limonu buzdolabınızın dondurucusuna koyun. Limon dondurulduktan sonra rendeyi alın, tüm limonu rendeleyin (kabuğunu soymadan) ve yemeklerin üzerine serpin.
Limonu sebze salatalarına, dondurmaya, çorbalara, pilav ve bulgura, makarnaya, spagettiye, pirince, suşiye, balık yemeklerine vs… katın. Bu liste sonsuza kadar devam edebilir.
Tüm yemekler beklenmedik bir şekilde, daha önce hiç tatmadığınız lezzetli bir tada sahip olacak. Genellikle limon denince, sadece limon suyu ve C vitamini akla geliyor. Şimdi Limonun Sırrını öğrendiğinize göre, limonu, bir bardak hazır erişte çorbasında bile kullanabilirsiniz.
Kabuğu atmayı önlemenin ve yemeklere yeni bir lezzet katmanın haricinde bütün limon kullanmanın temel avantajı nedir?
Limon kabuğu limon suyundan 5-10 kat daha fazla vitamin içerir. Ve siz genellikle kabuğu atıyorsunuz. Ancak şimdi, basit bir şekilde tüm limonun dondurulması ve ardından yemeklerin üzerine serpilmesi işleminin ardından tüm bu besin maddelerini tüketebilir ve daha sağlıklı olabilirsiniz. Limon kabuğu, vücuttaki toksik elementlerin yok edilmesinde güçlü bir indirgeyici ajandır.
Yıkanan limonu dondurucuya koyun ve ardından her gün yemeklerin üzerine rendeleyin. Bu, yiyeceklerinizi daha lezzetli, hayatınızı daha sağlıklı ve daha uzun hale getirmenin anahtarıdır! Bu Limonun muhteşem Sırrıdır!
Limon (Citrus), kanser hücrelerini öldüren harika bir üründür. Ayrıca kemoterapiden 10.000 kat daha güçlüdür.
Böylece, limon kabuğunun hoş aromasının yanı sıra, limon suyundan 10 kat daha fazla vitamin içerdiği ve vücuttaki toksik elementlerle savaşmaya yardımcı olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat en önemlisi, limon kanser hücrelerini öldürmektedir.
Neden biz bunu bilmiyoruz?
Çünkü büyük şirketler, onlara inanılmaz karlar getiren sentetik analogların üretimi ile ilgileniyorlar. Gelirlerini tehlikeye atmamak için, limonun mucizevi özelliklerini gizli tutuyorlar.
Limon ağacının bileşenleri, kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatmak için yaygın olarak kemoterapide kullanılan Adriamycin’den 10.000 kez üstündür. Ve en önemlisi, limon özü ile yapılan terapi sadece kötü huylu hücreleri yok eder.
Yan etkisi olmadığı için limonları dondurun, rendeleyin ve sağlık için tüketin!
Bu bilgilerin kaynağı heyecan vericidir. Bu bilgiyi, 1970’ten bu yana 20’den fazla laboratuvar testinin yapıldığını ve basit limonun, kolon, meme, prostat, akciğer ve pankreas kanseri gibi 12 türdeki kanser hücresini öldürdüğünü söyleyen, dünyanın en büyük ilaç üreticilerinden biri verdi…
Ve daha da şaşırtıcı olan, limon özü ile yapılan tedavi türü, yalnızca malign kanser hücrelerini yok eder ve sağlıklı hücreleri etkilemez.
Haber Yazı: Halil İbrahim Kambak