Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

TOGG T10F ile Elektrikli Araç Teknolojisinde Yeni Bir Dönem

blank
Mert Onbaşı tarafından
06 Ekim, 2024 16:51 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.11.2024 13:51
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver
TOGG T10F: Türkiye'nin Yeni Elektrikli Sedanı ile Geleceğe Bakış Türkiye'nin otomotiv sektöründeki dev adımı olan yerli ve milli marka TOGG, SUV modelinden sonra şimdi de T10F modelini tanıttı. Elektrikli sedan segmentinde yer alan bu model, üstün teknolojik özellikleri ve çevre dostu yapısıyla büyük bir ilgi odağı haline geldi. T10F, sadece bir otomobil değil, aynı zamanda geleceğin teknolojisi ile donatılmış bir başyapıt olarak karşımıza çıkıyor. Üstün Performans ve Verimlilik: TOGG T10F'in en dikkat çekici özelliklerinden biri, sahip olduğu 320 kW'lık motor gücü. Bu güç sayesinde araç, 0’dan 100 km hıza sadece 7.2 saniyede ulaşarak segmentinde bir devrim yaratıyor. Ayrıca uzun menzil seçeneği ile 600 kilometre menzil sunarak uzun yolculuklar için de ideal bir çözüm sağlıyor. 700 nm'lik azami tork değeri, sürüş deneyimini mükemmel bir seviyeye taşıyor ve aracın her türlü yolda üstün performans göstermesini sağlıyor. Yenilikçi Teknoloji ile Donatılmış Teknoloji meraklıları için T10F, tam anlamıyla bir teknoloji harikası. Aracın etrafını saran 360 derece kamera sistemi, sürücüye her açıdan tam kontrol sağlarken, iç mekandaki uçtan uca ekran ise araç içi dijitalleşmeyi en üst seviyeye çıkarıyor. Bu ekran, hem eğlence hem de bilgi sunarak sürüşü çok daha keyifli hale getiriyor. Ayrıca T10F, 180 kW DC hızlı şarj özelliği sayesinde kısa sürelerde şarj edilebiliyor. %20'den %80'e ulaşması 180kWDC şarj soketi ile sadece 28dk sürüyor. 88.5 kWh kapasiteli Li-Ion batarya ile de uzun süreli kullanımda yüksek verimlilik sunuyor. Bu, çevreye duyarlılık ve yakıt tasarrufu açısından büyük bir avantaj sağlıyor. Komple cam tavan özelliği ile de geniş bir görüş açısı sunarak ferah bir sürüş deneyimi sunuyor. TOGG T10F: Dijital Kokpit ve İleri Teknoloji ile Benzersiz İç Mekan Deneyimi TOGG T10F, iç mekan tasarımında sunduğu dijitalleşme ile sürücülerine tamamen yeni bir deneyim vaat ediyor. 41,3 inçlik uçtan uca ekran deneyimi, 12,3 inç'lik gösterge ekranı ve 29 inç'lik bilgi-eğlence ekranı ile sürücünün tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmış. Bu geniş ekran deneyimine ek olarak, aracın orta konsolunda yer alan 8 inç dokunmatik kontrol ekranı da fonksiyonel kullanımı kolaylaştırıyor. Dijital kokpit teknolojisi ise gücünü Snapdragon® işlemcisinden alarak yüksek performanslı bir sürüş keyfi sunuyor. Araç içi sosyal kamera, yolculuklarınızı kayıt altına alarak sosyal medyada paylaşmanızı kolaylaştırırken, yüksek hızlı mobil internet ve Wi-Fi hot spot özellikleri sayesinde her an bağlantıda kalmanızı sağlıyor. Ayrıca, yeni nesil koltuk, direksiyon ve kapı açma kolları tasarımıyla T10F, iç mekanda hem konforu hem de şıklığı bir araya getiriyor. Bu teknolojik ve estetik bütünleşme, sürüş deneyimini bambaşka bir boyuta taşıyor. Konfor ve Güvenlik Bir Arada T10F, sadece performans ve teknoloji değil, aynı zamanda güvenlik ve konfor açısından da dikkat çekiyor. Isıtmalı direksiyon, soğuk kış aylarında konforu artırırken, araç içi sosyal kamera ile anlık anılar kaydedilebiliyor ve paylaşılabiliyor. İstikrar sağlayan sürüş teknolojileri ile de yolculuklar hem güvenli hem de rahat hale geliyor. C Segmentinin Lideri T10F, C segmenti bir araç olmasına rağmen sunduğu özelliklerle adeta premium bir sedan deneyimi yaşatıyor. Otomatik şanzımanı, güçlü motoru, ileri güvenlik ve eğlence teknolojileri ile sınıfında fark yaratmayı başarıyor. Özellikle uzun menzili ve hızlı şarj özellikleri, kullanıcılar için önemli bir tercih sebebi. Sonuç Olarak TOGG T10F, Türkiye'nin yerli üretim gücünün bir simgesi olarak elektrikli otomobil pazarında devrim yaratacak bir model. Performans, teknoloji, konfor ve çevre dostu özellikleri ile göz dolduruyor. T10F, sadece bir araç değil, aynı zamanda geleceğin otomobil anlayışını yeniden tanımlayan bir teknoloji harikası. Yerli üretim otomobilin gururunu yaşamak isteyen herkes için TOGG T10F, ideal bir tercih olacak! Haber Yazarı: Mert Onbaşı
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.