Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Uçak ve Helikopter Motoru Yapıyoruz

MÜFİT ONBAŞI tarafından
31 Ekim, 2012 21:01 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:07
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

TEI, yeni bir turbo jet motor geliştirme projesi başlattı.

TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI) Genel Müdürü Akın Duman, ''İnsansız hava araçlarına (İHA) güç veren motorlar kapsamında yeni bir turbo jet motor geliştirme projesinin faaliyetlerini de 4 ay önce başlattık" dedi.

Konuya ilişkin açıklamalar yapan Duman, TUSAŞ Motor Sanayii AŞ'nin havacılık alanında uçak motorları ve gaz türbinleri konusunda faaliyet gösterdiğini belirtti.

TEI Kimlere Ne Yapıyor?

TEI'nin bugün geldiği noktada dünya tarafından tanınan bir marka olduğunu ifade eden Duman, şunları kaydetti:

''Uçak motorlarının montaj, test, bakım ve onarımında, ülkemizde özellikle silahlı kuvvetlerdeki sistemler konusunda faaliyetler sürdürdüğümüz gibi, bölge ülkelerine de hizmet veriyoruz. TEI'de, Bahreyn F-16'larını F-110 motorlarının depo seviyesi bakımları yapılıyor. NATO AWACS uçaklarına ait TF33 motorlarının depo seviyesi bakımlarını TEI'de gerçekleştiriyoruz. NATO AWACS uçaklarına ait TF33 motoru depo seviyesi bakım projesinde, gösterdiğimiz başarıdan dolayı NATO Destek Teşkilatı (NSPA) ve Uluslararası Havacılık ve Uzay Yönetim Şirketi (IAMCO) tarafından 2011 yılının 'En İyi Motor Bakım Firması' seçildik. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterindeki cougar genel maksat helikopterlerinin depo seviyesi bakımlarını da yapıyoruz.''

"Tasarımını Yaptığımız Modüllerde Şu Ana Kadar Hiçbir Problem Yok''

Duman, Türkiye'nin 2023 vizyonu kapsamında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek gibi bir hedefinin bulunduğunu hatırlattı.

Dünyanın ilk 10 ekonomisi incelendiğinde 4 ana faaliyet alanının ön plana çıktığını anlatan Duman, şöyle devam etti:

''Bunlardan birincisi sağlık, ikincisi otomotiv, diğeri bilgi teknolojileri, bir diğeri de havacılık. Dolayısıyla 2023 vizyonuna ulaşmada TEI olarak ülkemize katkı da bulunmak amaçlı insansız hava araçlarının (İHA) dışında da motor tasarım ve gaz türbini tasarımıyla ilgili yürüttüğümüz diğer projeler de var. Bir taraftan uluslararası projelere katılıp orada teknolojik ve tasarım alt yapımızı geliştiriyoruz. A400M uçağının TP400 motorunda yüzde 2,5 oranında tasarım iş payımız var. Motorun girişi ve egzoz kısmı tamamen TEI mühendisleri tarafından tasarlanmış, TEI atölyelerinde prototipleri üretilmiş ve seri üretime geçme fazındayız. Binlerce saatlik test uçuşu kapsamında bizim tasarımını yaptığımız modüllerde şu ana kadar hiçbir problem yok.''

İHA'lara Yeni Turbo Jet Motor

''İHA'lara güç veren motorlar kapsamında yeni bir turbo jet motor geliştirme projesinin faaliyetlerini de 4 ay önce başlattık'' diyen Duman, şunları bildirdi:

''Yaklaşık 3 yıl sonra 1000 libre ya da daha fazla güç üretebilen veya turboprop motor olarak değerlendirdiğimizde 1200 veya 1500 beygir arasından güç üretebilen yeni bir motorun tasarımından bahsediyorum. Bu anlamda önümüzdeki dönemde ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda gerek eğitim uçaklarına gerek özgün helikopterlere güç verecek bir motorun da tasarımını başlattık.''

''Ankara ve Eskişehir, Havacılıkta Topyekun Hareket Edecek''

Eskişehir Havacılık Kümesi Derneği Başkanı da olan Duman, Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir önderliğinde 2011 yılı mart ayında kurulan derneğin yegane amacının Eskişehir'de cumhuriyetten bu yana var olan havacılık faaliyetlerini geliştirmek olduğunu vurguladı.

Böyle bir kümelenmeyle havacılıkta, Eskişehir'in ve Türkiye'nin iş hacmini artırmak istediklerini dile getiren Duman, ''Bu kümelenmenin yaptığı sinerji gerçekten önemli. Bu anlamda tek başına Eskişehir'i noktasal bir faaliyet alanı olarak görmüyoruz. Ülkemizin havacılığı ile ilgili her faaliyette bizler de yer almak istiyoruz. Bu doğrultuda Ankara'da da bir havacılık kümelenmesi kurulmasıyla ilgili Kazan bölgesinde çalışmalar devam ediyor. Böyle bir faaliyetin başlaması için bir kaç ay daha süreç var. Yegane amacımız, Eskişehir ile Ankara'yı bir ortak vadide buluşturmaktır. Kazan'daki kümelenme kurulduğu zaman biz de o oluşumun bir paydaşı olacağız. Ankara ve Eskişehir, havacılıkta topyekun hareket edecek'' diye konuştu.

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlahi Adalete Selâm

blank
Avatarı
Aksiyon ER tarafından
11 Aralık, 2025 11:33 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden beri, yarım asırlık darbeler tarihine baktığımızda; nereden nereye geldiğimizin sembolik göstergesi bu olayda, ilâhî adaletin tecellisini görürüz. İşin püf noktası şudur; Cenab-ı Hakkın 99 Esma-i Hüsna’sından (güzel isimlerinden) birisi (EL-ADL) ADALETTİR. Allah (c.c.) mutlak Âdildir. Mülkün (Kâinatın)temeli adalettir. Zerreden kürreye kadar tüm varlıklar; çok hassas, milimetrik bir denge üzerinde yaratılmış ve öylece devam etmektedir. Mevsimlerin gelip-gidişi, gündüzün geceyi takip edişi, dünyamızın ve diğer gezegenlerin yörüngesinde bir milim dahi şaşmadan hareket etmeleri, hepsi hassas dengeler üzerinde cereyan eden ilâhi adaletin eseridir. Adaletin olmadığı yerde zulüm ve haksızlık vardır. Denge bozulmuş demektir. Denge bozulunca da ayakta durulamaz, yıkım olur. Bu sebeple, Hz. Peygamberimiz Cuma hutbesinde; ”Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardımı emreder. Fuhşu, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Tutasınız diye size (Allah) öğüt veriyor.” Mealindeki (Nahl 90.) ayeti okuyarak adaletin önemini izah etmiştir. Bu sünnet asırlardır İslam Aleminde her cuma hutbesinde devam etmektedir. Buna istinaden Hz. Peygamberimiz “Mülk küfürle devam edebilir. Ama zulümle asla ayakta kalamaz.” buyurmuştur. Divan edebiyatımızdan şu güzel mısraları günümüz Türkçesiyle veriyorum: Cümle eşya hâlikındır, kul eliyle işlenir, Emr-i Barî olmadıkça sanma ki, bir çöp deprenir. Hak kulundan intikamın, yine kul ile alır, Bilmeyen ilm-i ledünnü anı kul etti sanır. Ne kahrı desti-âdâdan (düşmanlar) ne lütfu âşinadan (dostlar) bil, Umûrun (işlerini) hakka tefviz(havale) et,Cenab-ı Kibriyadan bil. Şimdi yarım asır öncesine 27 mayıs 1960 darbesine bakalım: Demokratik yolla milletin ezici çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş Menderes hükümeti, silahlı kuvvetlerce devriliyor, iktidar mensupları Yassı ada’da kurulan sözde Yüksek adalet divanında, ağır hakaretler altında yargılanıyor. Merhum Menderes ve iki bakan idam ediliyor. Genel Kurmay Başkanı Merhum Rüştü Erdelhun paşa idama mahkum ediliyor ve askerlerin hakaretlerine maruz kalıyordu. Daha sonra,12 mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, uyarı, bildiri ve sair irtica teraneleriyle her 10 yılda bir milletin temsilcileri alaşağı ediliyor, değerleri çiğneniyordu. Müslüman Türk milleti üzülüyor, bunalıyor, ama sabırla vakarını koruyor, sokağa dökülmüyor, işi Allah’a havale ediyordu. En nihayet iktidara yürüyen, Sayın R.Tayyip Erdoğan, ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atılıyordu. Hatta Başbakan iken partisi kapatılmaya ramak kalmıştı. Asıl görevi vatan savunması olan TSK nin bazı mensupları, hâlâ darbe planları yapıyor. Kaos ve dehşet senaryoları hazırlıyorlardı. İşte bütün bu olup biten haksızlık ve zulümler, naçiz kanaatime göre, gayretullah’a dokundu. Burç döndü, İlâhî adalet tecelli etti. 9 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz demokratik gelişme ve özgürlükler elde edildi. Tarafsız ve âdil yargı işbaşına geldi. Adaletten söz etmişken, İslam adalet sisteminden ve Osmanlı adaletinden birer örnek sunmak istiyorum. Übey-ibni Ka’b adındaki bir sahabi, Halife Hz.Ömer aleyhine bir dâva açar. Hakim Zeyd-ibni Sabit davetiye ile Hz. Ömer’i duruşmaya çağırır. Mahkeme salonuna gelen Hz.Ömer’e hakim tarafından yakınında bir yer gösterilmesi üzerine, Ömer; “Bu ne hal?” der. “Beni davacının yanında değil de kendi yakınında oturtman tarafgirliktir.” Hakim Zeyd’in cevabı şudur: -“Allah’a ve âhiret gününe imanı tam olan bir hakimin taraf tutması imkansızdır. Benim hep uyguladığım usulümdür. Dâvalıyı en yakınıma alarak, ifade verirken, göz ucuyla mimiklerini, vücut dilini ve ruh halini de anlamaya çalışırım.” Hz.Ömer teşekkür eder. Allah’a hamd eder. Osmanlı Devletinin altın yıllarında, Fatih Sultan Mehmet Han devrinde Konyalı bir tüccar, İtalya’dan kumaş ithal etmek ister. Venedik’ten gemiye yüklenen kumaşlar İstanbul’a doğru yola çıkmış, fakat yolda gemi batmıştı. Parasını alamayan Venedikli tüccar, Konya kadısına başvurmuş: -Ben görevimi yaptım. Malları gemiye yükledim. Paramı isterim. Konyalı tüccar ise: -Sipariş ettiğim malları teslim almış değilim. Bedelini ödemem mümkün değildir. Derler… Konya kadısı Hârim efendinin hükmü şudur: “Venedikli tacir siparişi gemiye yüklemiştir. Geminin batması yüce Allah’ın takdiridir. Venedikli davacı malın bedelini alacaktır.” Beklemediği bu adalet karşısında hayran kalan İtalyan tüccar, Hıristiyanlıktan ayrılıp, Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman olur… HÜDÂYA EMANET OLUNUZ…

Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.