logo

Dershanelere 2013’te Net Karar

Dershanelere 2013’te Net Karar

Başbakan Erdoğan, “Dershanecilik olayını kaldıracağız. Bundan kim gücenirse gücensin kusura bakmasınlar.” demiş ve ardından Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunda kurmaylarına dershanelerin kapatılmasına ilişkin çalışmanın bir an önce tamamlanması talimatı verdiği öğrenilmişti.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de, dersanelerin kapatılıp kapatılmamasına ilişkin net kararın 2013 yılı içerisinde verileceğini ifade etmiş, dershanelerin özel okullara dönüştürülmesine ilişkin sektör temsilcilerinin görüşlerini almıştı.

Hükümetin dershaneleri kapatma kararı birçok eleştiri almış, böyle bir uygulamanın PKK’ya can suyu olacağı, yoksul ve orta gelirli aileleri vuracağı, merdivenaltı dersaneciliğinin yaygınlaşacağı, öğretmen ve okullardaki nitelik farkından dolayı kartvizit ticaretinin gelişeceği, şu an dersanelerin istihdam ettiği personelin mağdur olacağı, eğitimin yanısıra ekonominin de zarar göreceği, böyle bir girişimin fırsat eşitliğine ve anayasaya aykırı olacağı belirtilmişti.

Dünkü analizinde Star’dan Berat Özipek de bu kararın, her şeyden önce, bireysel özgürlüğe ve onun kolektif kullanımına yönelik bir müdahale anlamı taşıdığına dikkat çekerek böyle bir kararın uygulanamayacağını ifade etti.

Dershanelerin, ihtiyaç duyulduğu için var olduğuna, mevcut eğitim sistemi içinde bir boşluğu doldurduğuna, onları var eden bir talep olduğuna dikkat çekti. “Kimse çocuğunu dershanelere ‘anı olsun diye’ göndermiyor; dershane var diye çocuğunu göndermiyor, o göndermek istediği için dershane var.” Diyen Özipek yazısında, “Dershaneler şu veya bu nedenle istenmiyorsa, çözüm insanların dershaneye ihtiyaç duymamasının koşullarını oluşturmaktır; sivil toplumun onu kendince doldurmasını önlemeye çalışmak değil.” Cümlelerine yer verdi.

Tercihlerin devlet eliyle daraltılmasının, hem sivil toplumun gönüllülük temelinde örgütlenmesine ve sözleşme (akit) serbestisine aykırı olduğunu, hem de piyasa ekonomisinin mantığına uymadığını hatırlatan Özipek, dershanelerin sadece parası olana yaradığı ve eşitsizlik doğurduğu argümanının da yanlış olduğunu belirterek, “Eğer bu gerekçeden hareket edeceksek, zenginlerin özel hoca tutarak çocuklarına ders vermelerini de yasaklamak gerek. Eğer varlıklı bir ailenin çocuğuna özel hoca tutmasını engelleyemiyorsanız, bunu yapmaya maddi gücü yetmeyen ailelerin bir araya gelerek özel hoca tutmalarını da yasaklayamazsınız. Dershane dediğiniz, birden fazla ailenin bir araya gelerek çocuğuna özel hoca tutmasından başka nedir?” Diye sordu.

Özipek, eğitimin sorunlarını çözmek için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

* Özgürlükçü bir sosyo-politik sistemde eğitim nasıl örgütlenmişse, siz de öyle yapmalısınız. Eğitimi özgürleştirmeli, onu bir yasak alanı olmaktan çıkarmalısınız. Bunun için öncelikle, eğitimle ilgili evrensel standartları eksiksiz kabul etmeniz, -örneğin ‘Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki çekinceleri kaldırmanız- gerek.

* Tek tip, ideolojik ve totaliter bir eğitimin devlet eliyle çocuklara şırınga edilmesini öngören o faşizan ‘Tevhidi Tedrisat Kanunu’nu kaldırmanız, eğitimi çeşitlilik ve çoğulculuk temelinde yeniden örgütlemeniz gerek.

* Beşikten mezara doktrin aşılama (endoktrinasyon) amacı taşıyan ‘Milli Eğitim Temel Kanunu’ndan başlamanız gerek. Üniversiteye kadar gelmiş bir bireyin bile yakasını bırakmadan, onu ‘Atatürk inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı’ ve ‘devletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen’ (Madde 4) bir öğrenci olarak ‘yetiştirmeyi’ amaçlayan ‘2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’ndan başlamanız gerek (Evet, akıl alır gibi değil ama aynen öyle yazıyor kanunda. ‘Yükseköğretim’ böyle tasarlanmış bu ülkede).

* Herkesin kendi çocuğuna kendi tercihi, dini, dili ve kültürü temelinde eğitim vermesinin önünü açmanız gerek.

1023 Kez Görüntülendi. Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
#

SENDE YORUM YAZ

8+4 = ?